♬ Bölüm Şarkısı ♬
Mabel Matiz - Sarmaşık
***
Gözlerimi açtığımda gözlerime anında dolan güneş ışığı ile sağlam olan elimi gözlerimin üstüne kapattım.
Yattığım yerden doğrulduğumda huzurlu bir şekilde uyuyan Dila'yı gördüm. Gülümseyerek yüzüne düşmüş saçlarını kenarlara iteledim. Çok çılgın uyuyorduk. Çoğu sabah uyuduğumuz pozisyonda bile kalmıyorduk bugün nasıl uyumuştuk hayretti.
Onu uyandırmamaya çalışarak odadan çıkmadan önce üstümü değiştirmek üzere dolabından bir şeyler seçtim. Kıyafetlerin yarısı benim yarısı onun kıyafetlerinden oluşuyordu.
Bir pantolon ve kısa kollu bir tişört alıp dolabı kapattım.
Giyimime dikkat ederdim. Kombinlerim beğenilirdi. Ben de bir tur etrafımda dönüp reveranslar yapardım.
Lavaboya gittiğimde üstümü değiştirdim, rutin işlerimi hallettim ve saçlarımı ensemden bir topuz yapıp dışarı çıktım. Kapıyı kapatırken Savaş Abi'nin açık kapısına kaydı bakışlarım. Göründüğü kadarıyla odasında değildi.
İşe gitmiş olabilirdi.
Boşverip aşağı kata inen merdivenlere yöneldim. Basamakları aşıp mutfağa girdim. Girmem ile tezgaha yaslanmış bir şekilde elindeki yarısı bitmiş portakal suyu bardağını içen Savaş Abi'yi görmem bir oldu.
Bakışları bana kaydığında dudaklarına yasladığı bardağı çekti.
Her zamanki gibi üstünde takım elbisesi vardı. Ama ceketi henüz giyili değildi.
Savaş Abi kendine hep dikkat eden biri olmuştu. Bazen zorla Dila'ya vitaminlerini içirdiğini bile görmüştüm. Sporuna, koşusuna, yediklerine, içtiklerine dikkat ederdi. Alkol, sigara kullanmazdı. Her sabah mutlaka koşuya çıkardı. Mahallenin sadık dostu Kira'yı da yanına almayı ihmal etmezdi. Dila'ya da öneriyordu koşmayı ama Dila da aynı benim gibiydi. Biz biraz tembeldik. Yattığımız yerden kalkmak zor gelirdi hep. Biz de kalkmazdık. Zaruri durumlar dışında tabii.
"Günaydın," diyen ilk kişi o olduğunda ben de düşüncelerimden ayrıldım.
"Günaydın," dedim. "Erkencisin yine."
Bileğindeki saati kontrol etti. "Geç bile kalmışım. Asıl sen erkencisin."
Duvarda asılı duran saate baktım.
09.18
Ben baya erken uyanmıştım bugün.
Savaş Abi, bürosunu her gün, bir aksilik olmadıkça, tam saat dokuzda açardı.
Gecikmişim dediği saat 18 dakika geçiyordu sadece.
"İyi dinlenmişim gece galiba," dedim.
"Sanırım," dedi dudaklarını birbirine bastırarak. Dizginlemeye çalıştığı bir gülüş vardı sanki dudaklarında.
"Tamam normalde 11'den aşağı bir saatte uyanmıyor olabilirim ama bu benim biyolojik saatimle alakalı bir şey," dedim hemen. "Biyolojik saatimden de mi ben sorumluyum?"
"Öyle bir şey söylemedim." dedi.
"İma ettin ama," dedim. "Gülmemek için zor durdun az önce."
"Aklıma bir şey gelmişti Akasya," dedi. "Hayırdır? Gülmemizin hesabını da mı verir olduk?"
Bir durdum. "Yo," dedim uzatarak. "Gül canım banane." Sonra aklıma gelen şey ile konuştum tekrar. "Ay sen geç kalıyordun Savaş Abi gitsene ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YOL MAHALLESİ
ChickLitBir kalbe, beyin ve kalp arasındaki o savaşı çıkaracak kişi geldiyse yandınız demektirdi benim lügatımda. Benim savaşım ne zaman başlamıştı bilmiyordum ama o savaş bir kere çıkmıştı bunu çok iyi biliyordum. Savaş. Adı gibi kalbime de savaşı getiren...