bölüm 1. tatlı çocuk

224 12 2
                                    

Jimin

Bu gün babamın en yakın arkadaşı jeon junghyun ile bi görüşmem vardı babamın arkadaşı dediğime bakmayın kendisini neredeyse tanımıyordum babam görüşmemizi isteti diye gideceğim

yatakdan kalktım gece iyi uyuduğum söylenemez lavaboya girip rutin işlerimi hall etdim ve dışarıya çıktım üstümü giyinip aşağıya indim babam'ın çokdan işe gittiğine eminim

Kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıkdım ve jeonların evine doğru yola çıkdım aslında oraya gitmemin asıl sebebi jeon junghyunun benimle bi konu hakkında konuşmak istemesiydi aslında benden istediği bi şey olduğunun farkındaydım


Jeonların evine vardığımda arabayı park edip arabadan indim kapıya yaklaşıp çaldım bir kaç dakika geçmesine rağmen kapıyı açan olmamışdı yeniden uzanıp kapıyı çaldım yine açan olmayınca bu kez yumruk yaptığım elimle kapıyı tıklattım içeriden adım sesleri geldiğinde aynı zamanda "geldim!" diye biri bağırmışdı gelirken ayağını biryere çarpmış olmalı ki küfür ettiğinide duydum

Kapı açılmış karşımda saçları darmadağın olmuş gözleri şiş ve kızarık bi genç çıkmışdı uykudan yeni uyandığı belli olan çocuğu başdan ayağa süzdüm

Uzun ve dalgalı saçları vardı kiraz dudakları ve Bambi gözleri vardı yüzüne tam uyan bi burun ve ince kiraz dudaklarının hemen altında bir beni vardı

Bir süredir bakışdığımızı daha yeni fark etmiş gibi "şey... Beklettiğim için üzgünüm kime bakmışdınız?" Kadife gibi sesiyle utangaçca konuşan çocuğa baktım insanın baktıkça bakası geliyordu hele o ses ahh saatlerce konuşsun ve ben dinleyeyim diyeceğim türdendi

Çok geçmeden bende "jeon junghyuna bakmışdım küçük" bunu dememle yanakları kızarmıştı yüzüme bi sırıtma yayılmışdı bunu oda fark etmiş olmalı ki yanakları daha çok kızarmıştı

Dudaklarını araladı ve kısık bi sesle "içeri geçin" demişdi yanında olmasam muhtemelen sesini duymazdım söylediklerinden sonra yana kaymış ve içeri girmem için bana yer açmışdı

"Ama biraz beklemeniz gerekecek bay jeon ilaçlarını yeni aldığı için uyumuş olmalı" dedi minik onu kafamı sallayarak onayladım

"Buradan lütfen" dedi ve beni oturma odasına götürdü eliyle kanepeleri işaret edince geçip oturdum

"Birşeyler istermisiniz?" Hevesli çıkan sesiyle -bilmiyorum belkide bana öyle geldi- ona baktım bana bambi gözleriyle öyle bi bakıyordu ki sanki onu redetsem oturub ağlayacak gibiydi bende dayanamayıp "aslında kahfe iyi olur" yalan söylemiyorum gece uyuyamadığım için biraz tazelenmeye ihtiyacım vardı

Yüzünde güller açmışdı sanki koskocaman gülümsemesi ile "o zaman mutfağa geçelim mi?" Dedi kafamı salladım ve o önde ben arkada olacak şekilde mutfağa gittik

Ben sandalyelerden birine otururken o tezgaha geçmiş ve kahfe hazırlamaya başlamıştı

5 dakida kadar sonra kahfeyi hazırlamış ve önüme koymuştu ama kendisine yapmamıştı "sen kafe içmeyecek misin?" Diye sorduğum da bana bakmış ve "kahfaltıdan önce kahfe içemiyorum" dedi şimdi karşımda oturmuş masanın üzerindeki elleriyle oynuyordu "neden?" Diye sorduğumda "miydem rahatsızlandığı için kahfaltıdan önce kafle içemiyorum" dedi onu kafamla onayldım

"Peki neden kahfaltı etmiyorsun?" Diye sorduğumda bana bakmış ve "çalışanlar bugün gelmemisler ve ben kahfaltı hazırlamayı beceremiyorum" demişdi demek ki bay jeonun akrabasıydı "tek sorun bu değilmiş gibi geldi bana" birden ağzımdan kaçan kelimelerle şokla bana bakmış ardından yanakları kızarmış ve üzgünce yeniden ellerine bakmıştı

Ardından "yalnız kahfaltı etmeyi sevmiyorum" demişdi bunu öyle bi sesle söyləmişdi ki içim parçalanmışdı sebebini merak ediyordum ama yinede bişey demedim üzerine gitmek istemiyordum hem oda daha 15 dakikadır tanıdığı birine özelini anlatmazdı

Bir süre ikimizdende ses çıkmamıştı daha sonra onu böyle aç bırakmaya gönlüm el vermemişti aslında dışarıda bir şeyler yiyebileceğini biliyordum ama yalnız yemeyi sevmediyini söyledi bu yüzden

"Sana kahfaltı hazırlaya bilirim hatta istersen birlidke kahfaltı yapabiliriz"
Anında gözlerinin içi parlamışdı ama yinede oradaki terettüdü göre biliyordum bu yüzden "bende sabah kahfaltı yapmadım hem bay jeon uyanıncaya kadar biraz vakit geçer" değince "ş-şey tamam.. teşekkür ederim" diyince gülümsedim ve "teşekkür etme hadi kalk bana malzemeleri verde başlayalım" hemen kalkmış ve "ne yapacağız?" Meraklı sorusuyla birlikte gülümsedim ben bugün çok fazlamı gülümsedim ahh neyse bunu daha sonra düşüneceğim ve sorusuna"sen ne istersen" dedim başını salladı ve gülümsedi o kadar güzel gülümsüyordu ki ahh sattlerce oturup onu izleye bilirdim.

Arkasını dönünce utanmıştı -artık nasıl bakıyorsam- bakışlarını kaçırmıştı kıkırdadım yanakları daha çok kızarmıştı şu an o kadar tatlıydı ki onu şurada tek lokmayla yiye bilirdim bakın gerçekten


Birlikte kahfaltı hazırlamış ve sofrayı kurmuştuk onu kırmamak için birkaç bir şey atıştırmışdım şu an bana ısrarlarıma rağmen yeniden yaptığı kahfeyi içiyordum

Vee tabikide karşımda tatlı tatlı birşeyler yiyen çocuğa bakıyordum sonra onunla tanışmadığımız aklıma gelmiş ve "bu arada tanışmadık ben park jimin muhtemelen sen beni tanıyorsundur ama ben seni tanımıyorum" dedim ağzındaki lokmayı yuttu ve "aslında bende seni tanımıyorum" dedi "ve beni bilmemen normal ben buraya daha yeni geldim hatta dün geldim" dedi

"Nerdeydin" diye birden ağzımdan çıkı vermişdi ama geri alamazdım bu yüzden bir şey demedim oda takılmamıştı zaten "yurt dışındaydım doğduğumdan beridir" dedi kaşlarımı kaldırıp "peki dilimizi nasıl bu kadar iyi biliyorsun" diye sorunca keşke sormaz olaydım gözleri doldu "a-annem.." davamını getiremedi pişmanlık hissi beni sarınca hemen masadaki ellerini tutup "özür dilerim.." dedim bana baktı ve inci taneleri bir bir aktı yanaklarından

Ağzından hıçkırıklar dökülürken daha fazla dayanamadım ve ellerini bıraktım ellerini bırakmamla daha fazla hıçkırdı yerimden kalkıp hızla onun tarafına geçtim yanındaki sandalyeye oturup onu omuzlarından tutarak kendime çevirdim ve hızla o daha ne olduğunu anlamadan yüzünü göğsüme gömdüm ve sımsıkı sarıldım ona sarılmamla hıçkırıkları dahada çoğaldı ne yapacağımı bilmeden tam geri çekilecektim ki oda bana sarılmış ve arkadan gömleğimi yumruk yapmış olduğu elleriyle sımsıkı tutmuştu geri çekilmeyip ona yeniden sarıldım

Hayatımızın nasıl değişeceğini bilmeden

mafya/jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin