"Hadi hızlı olun. Geç kaldık zaten." Teknik ekibin bağırması ile uçağa doğru daha hızlı yürümeye başlamışlardı. Etrafımdaki adamlara baktıkça gülesim geliyordu. Hepsinin üstünde aynı takım vardı ve oldukça komik duruyordu. Ben gülmemek için kendimi sıkarken onlarda elimdeki kameraya selam çakıyordu.
"The best admin ever." Kenan ve Arda'nın önümden geçerken bana bağırmasına kahkahayla gülmüştüm. "The best duo ever." Diye onlara cevap vermiştim.
"Gavurca konuşmayın anlamıyorum." Diyen ise Barış'tı. Onu görmemle istemsiz göz devirmiştim.
"O kadarını da anla be abi." Arda'yı onaylayarak başımı salladım.
"O biraz geri kafalı olduğu için İngilizce'ye de karşı." Bunu dememle Arda gülmüştü. Barış'ın ise kaşları çatılmıştı. "Yine mi kavga ettiniz siz?"
"Etmedikleri gün mü var?" Cenk abi de geçerken lafı yapıştırmıştı.
"Herkesin diline düştük senin yüzünden." Ona omuz silkip diğer oyuncuları çekmeye devam ettim ama Barış peşimden geliyordu. "Neyin tribini atıyorsun hala bana?"
"İşim var Barış. Papağan gibi kulağımın dibinde konuşmayı bırakır mısın? Kamerada sesin çıkacak." Uzaklaşsın diye kolumla onu itekledim.
"Sanki bir şey yaptım. Abartıyorsun yine." Demesiyle sinirlerim tavan yapmıştı.
"Daha ne yaptığından habersizsin Barış Alper." Elimdeki kamerayı alıp kolunu boynuma doladı ve bana sarıldı. "Barış Alper ölsün sana."
"Affettiğini söyleyene kadar bırakmayacağım." Her saniye daha da sıkıyordu ve dehşet bir gücü vardı.
"Geç kalacağız..." o sırada karşıdan gelen Kerem'i gördüm. "Keremm! Kurtar beni şu hayvanın elinden." Kerem bize yan bir bakış atıp güldü.
"Karı koca arasına girmek olmaz." en umursamaz şekilde uçağın merdivenlerinden çıkmaya başlamıştı. "Affettim Barış bırak hadi. İşim var ya."
"Bak Hakan abi geliyor onu çekmem lazım nolur bırak."
"İyi hadi şanslı günündesin." Beni bıraktığında kameramı da almıştım. Hakan abi bizim halimize gülerken onun da videosunu çekmiştim. "Çok karizma çıktın Çalhanoğlu."
"O senin gözünün güzelliği canım benim." Ona öpücük yollayıp bizde Barış'la uçağa binmiştik. Almanya'ya gidiyorduk. Avrupa kupası elemelerini geçmiştik ve sırada ise grup maçları vardı.
Ben Milli Takımlar sosyal medya hesaplarının A milli futbol takımı medya sorumlusuydum. Her şeyiyle teker teker ben ilgileniyordum. Fotoğrafları videoları bizzat kendim çekiyor, editleri, kolajları ben yapıyordum. Bu işi çok seviyordum. Takımla aramızda çok iyiydi ondan her şey ayrı bir güzel geliyordu.
Uçakta herkesin yerleştiğini görünce telefondan kameramı açtım. "Takım poz verin." Herkes kameraya bakarken onların birkaç fotoğrafını çektim. Ve hemen Milli Takımlar İnstagram hesabına bir story attım. Bekle bizi Almanya!! Yazıp paylaşmıştım. Nereye otursam diye bakarken Barış yanındaki koltuğa iki kez vurdu. Oflayarak onun yanına geçtim. Koridor tarafında olduğu için işimi de gelmişti.
"Daha beş dakika önce atışıyordunuz. Nasıl bir ilişkiniz var anlamıyorum." Cenk abinin dalga ile söylediği aklıma Kerem'in iğrenç esprisini getirmişti.
"Siz anlamazsınız abi." Demiştim Barışa omuz atarken.Yerime iyice yerleştikten sonra çantamdan rujumu çıkarmıştım. Telefonumun kamerasına bakarak rujumu düzeltiyordum. Barış dikkatli dikkatli beni izliyordu. Onu en son bu kadar dikkatli maç izlerken görmüştüm. Acaba maç ile ortak özelliğimiz neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvansal Aşk / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı bir...