oy ve yorum atmayı unutmayınız💗
yorum sınırı: 160
1,5 ay sonra
"Barış! Mutfakta mısın?" bıkkın nefesler vererek uyku mahmuru bir şekilde merdivenlerden inmiştim. Saat sabahın yedisiydi uyku aramda yanımda Barış'ı görememle kalmış evde karış karış onu arıyordum. Sabahın köründe dışarı çıkmış olamazdı. Ne Okan Hoca bu saate antrenman koyardı ne de Barış'ın işi olurdu.
"Pablo bu Barış nerede oğlum?" eğilmiş sevgiyle Pablo'nun başını okşamıştım. Ardından onu kucağıma alıp beraber geri yukarı çıkmıştık. Telefonumu açıp tam Barış'ın ismine basacağım sırada aniden gelen öğürme isteği ile Pablo'yu yatağın üstüne bırakmış lavaboya koşmuştum. Klozete eğilmiş bütün midemi boşaltmıştım. Boğazımdaki şiddetli yanma ile birkaç kez öksürmüş ağzımı suyla durulamıştım.
Aynadaki yansımamda göz gezdirirken belirtilerin artması beni daha çok düşündürmeye başlamıştı. Reglim gecikmiş, birkaç haftadır sürekli bir mide bulantım vardı. Aynı zamanda kokulara karşı fazla duyarlı, çevremdeki insanlara karşı fazla alıngandım. Özellikle Barış'a karşı.
Bir buçuk ay önce Adana deplasmanında yaşadığı sakatlık sonucu adalesinde ciddi bir problem yaşamıştı. Sahalara henüz dönmüş daha ilk maçına çıkmamıştı bile. Yavaş yavaş eski fiziğine ve formuna ulaşmaya çalışıyordu. Sakatlığının bitmiş oluşu beni fazlasıyla rahatlatmıştı. Çünkü Barış bu haftalarda dünyanın en çekilmez, agresif ve huysuz insanına dönmüştü. Saçma sapan şeylere parlayıp sönüyordu. Ayriyeten bana karşı ilgisizdi. Ne duygusal ne de cinsel bir çekim kalmıştı aramızda. Uzaktı, soğuktu, benden elinden geldiğince kaçıyordu.
Belki ben öyle hissediyordum hatta abartıyordum ama yoktan da var etmiyordum. Değişmişti kim görse aynı şeyi söylerdi. Onu alttan almaya çalışmıştım. Yaşadığı kolay değildi. Kariyerinin en iyi performansını sergileyebileceği bu sezonda onun için uzun sayılabilecek bir süre futboldan uzak kalmıştı. Ama artık iyileşmişti hala tavırları aynıydı. Hatta son günlerde yüzünü de görmez olmuştum. Sürekli çalışıyordu. Bütün gününü Florya'da meşhur "özel ekibi" ile geçiriyordu.
Çok can sıkıcı bir durumdu. Sanırım çoğu kişiden duyduğum o söz gerçekti.
Evlilik aşkı öldürmüştü.
Birkaç ay önce içime hamilelik şüphesi düşse koşarak Barış'a söylerdim. En büyük hayalimizdi sonuçta değil mi? Bir bebeğimiz olmasından daha çok hiçbir şeyi istememiştik. Ama şimdi farklıydı. Kaçıyordum bu ihtimali düşünmekten, bir test yapıp her şeyi açığa kavuşturmaktan.
Hazır değildim, istemiyordum. Barış böyleyken aramıza dağlar girmişken bebek haberi bizi yalandan yakınlaştırırdı anca. Sonra ne olurdu? Annem ve babam gibi olur çocuğumuzu ortada bırakırdık. En büyük kabusum onların kaderini yaşamaktı ve o korkulu anlar gerçekleşiyordu.
Daha fazla duygusala bağlamadan kendimi engelleyip dolan gözlerimi sildim. Odama geri girdiğimde hemen elim telefona gitmişti. Uçak modunu kapattığım anda düşen onlarca bildirim ile önce ne olduğunu anlamasamda hemen ardından jeton düşmüştü.
Bugün benim doğum günümdü.
Barış'ın halleri ve hamilelik şüphesi ile o kadar kafayı bozmuştum ki kendimi dünyadan soyutlamış doğum günümü unutacak kıvama gelmiştim.
Çoğu mesaj dün gece on ikiden sonra atılmıştı. Ben moralim iyi olmadığı için erkenden uyumuştum. Gerçekten kendimi bu kadar unutmuş olmak hiç benim tarzım değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvansal Aşk / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı bir...