"evlilik yolunda"

5K 262 99
                                    

oy ve yorum atmayı unutmayınız 🫶🏻

.

"Kafa ve gol! Goll Goll Goll!" Özkan abinin bağırması ile yerimden fırlamıştım. Arda'nın mükemmel asisti sonrası Samet abinin kafayla vurduğu top gol olmuştu.

"Samet, Samet, Samet!" sevinçle yerimde zıplıyordum. Sahada mutluluktan havalara uçan takım izledikçe içim içime sığmıyordu.

Gol sevinci olarak secdeye kapanan Samet abinin hareketine aşık olurken kolundaki bozkurt dövmesini ön plana çıkarması da ayrı bir krallıktı.

Maç devam ederken gözüm sürekli
Batış'taydı. Van Dijk ile neredeyse güreşiyordu maçın başından beri. Fizik gücü üstünlüğüyle tanınan Van Dijk Barış'ın karşısında neye uğradığını şaşırmıştı.

İlk yarı üstünlükle bitirsekte ikinci yarıda art arda iki gol yemiştik. Sürekli fauller yapılmış ama hakem hepsine susmuştu. Sadece Samet abinin sakatlanması ile duran süre 10 dakika olsa da maç sonu yalnız +5 verilmişti. Son dakika bir sürü gol pozisyonu kaçırmıştık. Olmayınca olmuyordu.

Turnuvaya çeyrek finalde veda etmiştik.

Dolan gözlerimin ardından maç sonu Hollanda'nın sevincini özenen gözlerle izleyen Barış'ı görmemle hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım.

Özkan abi konuşmaya hala devam etse de benim ağlamamı fark etmiş sırtımı sıvazlamıştı.

Çok uğraşmışlardı bu turnuva için. Dişlerini tırnaklarına takmışlar ülkemize kupa sevinci yaşatmak için ellerinden gelenin fazlasını yapmışlardı.

Eğer hakları yenmeyip karşı takıma gerektiği yerde kırmızı kart verilseydi, ikinci gol olması gerektiği gibi faul sayılsaydı sevinen taraf biz olabilirdik.

Zar zor maç sonu ve veda postu atıp ekipmanları orada bırakıp soyunma odasının bulunduğu koridora koşarak gitmiştim.

Barış'ı daha fazla üzmemek için zor olsada ağlamamı durdurmuş akan maskaramı elimden geldiğince silmiştim.

Herkes sırayla gelirken beni gördükleri an başını yere eğiyorlardı. En başta gelenlerden olan Semih yanımdan uzaklaşıyordu. Gözleri doluydu sıkıca ona sarılmıştım.

"Abla bırak sana sarılmaya yüzüm yok." demişti titreyen sesiyle. "Saçmalama azıcık sürede bile kendini gösterdin. Siz elinizden geleni yaptınız. Lütfen eğmeyin başınızı." Semih'i teselli ederken arkadan gelen Barış'la benden önce Semih soyunma odasına doğru ilerlemişti.

Her zamanki gibi şortunun bir paçası yukarı kıvrılmıştı. Sarı bukleleri artık terden alnıyla bütünleşmişti. Gözü herkes gibi yaşlıydı. Sahada da kendini tutamamıştı zaten.

"Barış..." dedim sesimin çıktığı kadar. Bir adımda yanımda bitmişti. "Kamer başaramadım." deyip yüzünü boyun girintime gömmüş hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Kollarımı hızla vücuduna sararken ağlamamak için büyük bir savaş veriyordum.

"Başardın sevgilim. Koca ülkeyi kendine hayran bıraktın. Bundan daha büyük bir başarı yok. Seksen beş milyon gönülün şampiyonusunuz siz." bir elimi sırtında gezdirirken diğer elimle ensesindeki saçları seviyordum. Onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Fakat her saniye onun ağlaması şiddetleniyordu. Dakikalarca öyle dikilmiştik koridorda.

Önceden Barış'ı ağlarken görmüştüm ama böylesi bir ilkti.

"Barış yapma böyle nolursun. Spor bu kazanmakta var kaybetmekte. Biliyorum çok çalıştınız en çok siz hak etsiniz ama hayırlısı böyleymiş demek ki. Daha önünde çok fazla turnuva var. Lütfen hatırım için biraz sakinleş." başını boynumdan kaldırmış kızarmış gözleriyle ufak bir çocuk gibi bakmıştı bana.

Hayvansal Aşk / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin