oy ve yorumu unutmayınnnn 🫶🏻🥺
.
Dortmund'dan tesisimize geçmek için uçağa binmek üzereydik. Sabahtan beri Barış'la tek kelime konuşmamıştık. Suratı beş karıştı ama içim içimi yese de sormamaya yeminliydim. Yaptıklarından sonra birde ne olduğunu soramazdım.Uçağa İsmail ile sohbet ederek binmiştik. Tam oturacak yer bakınırken Barış'la göz göze geldik. Resmen benden gözlerini kaçırdı sonrasında. Kerem ve Semih'in arasında oturuyordu. Her zaman bana yer ayırırdı oysa ki. Otobüste de aynı şey olmuştu. Yanım boş olmasına rağmen Kerem'in yanına oturmuştu. Daha dün kendini affettirmek için yamacımdan ayrılmıyordu. Değişen şey neydi bilmiyordum.
İsmail ile Altay'ın yanına oturduğumuz da Barış'ın bu hali aklımı kurcalıyordu. Bir anda U dönüşü yapması için hiçbir sebep yoktu.
"Dünün yorgunluğunu attın mı üstünden baba?" demişti Altay. Anlamadığımı belli eden bir ifadeyle ona döndüm. "Asıl yorgun olan sizlersiniz. Ne yaptım ben?"
"Ne bileyim dün ki partiye yorgunum deyip katılmayınca bende yorgunluktan bayıldın falan sandım." Dedi alayla ama onun dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. "Ne partisi?" dedim neyden bahsettiğini anlamak için.
"Nasıl yani?" dedi şaşkınlıkla. "Barış söylemedi mi?"
"Neyi Barış söylemedi mi Altay? Dün gece parti mi yaptınız?" başını olumlu anlamda salladı. "Barış sana söylediğini ve yorgun olduğun için gelmediğini söyledi." Öyle bir şey olmamıştı. Ne Barış bana parti olduğunu söylemişti ne de ben onun teklifini çevirmiştim. "Söylemedi mi sana?" diye sormuştu İsmail'de.
"Yok." Daha fazlası gelmemişti. Kelimeler dilime gelmiyordu. Neden benden gizlediğini düşünmekten konuşmayı unutmuştum. Çok kez kavga etmiştik ama bir kere olsun birbirimizden bir şey gizlememiş yada yalan söylememiştik.
Anlamıyordum benim partiye gelme fikrim onu neden rahatsız etmişti de bana haber vermemiş üstüne soranlara da bir yalan uydurmuştu.
Bir anda uçakta bir kadın kahkahası yankılandı. Tuana'nın sesi bile beni irrite etmeye yetiyordu. Çok geçmeden yaşadığım aydınlanmayla Altay'a döndüm. "Sana bir şey soracağım ama dürüst ol."
"Ne zaman olamadım kızım ayıp ediyorsun."
"Tuana dün ki parti de var mıydı?" Altay öyle kalakalmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu ama ben bu tepkiden cevabımı almıştım. Göğüsüm sıkışıyordu. Ve son noktayı koyacak o soruyu sordum. "Kim davet etmiş peki benim olmadığım partiye iki günlük kızı?" Altay suspus kalmıştı. Cevabı tahmin ediyordum ama inanmak istemiyordum. Yapmış olamazdı.
"Söyle kardeşim. Bundan sonra dönüşü olmaz bu işin." Demişti İsmail. Haklıydı. Benim yerime o kızı çağırıp onunla galibiyeti kutladıysa bizim için dönüşü olmazdı.
"Barış'la geldiler." Dedi Altay kısık sesle. Yalnız iki kelime kalbime bir ok gibi saplanmıştı.
Barış'la gelmişti.
Barış getirmişti.
Beni çağırmayıp o kızı çağırmıştı.
.
Uçak inene kadar kendime zor hakim olmuştum. Yol boyunca aklımda bin bir çeşit senaryo kurmuştum. Hepsinde Barış'ı haklı çıkarmaya çalışmıştım ama öyle bir imkan yoktu. Bu durumdayken onun haklı olması mümkün değildi.
Eşyalarımı odama neredeyse fırlatmış Barış'ın kapısına dayanmıştım. Elimi yumruk yapıp odanın kapısına tüm gücümle vuruyordum. Bütün öfkemi şu kapıdan çıkarsam çok güzel olurdu. Art arda kapıya inen yumruklarımın ardından kapı açılmıştı ama ben kendimi durduramayıp bir yumruk daha atmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvansal Aşk / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı bir...