yorum sınırı: 500
.
Medyada çok konuşulan düğünümüzün üstünden 3 ay geçmişti. Düğünümüzün çoğu anı kaydedilmiş ve bütün magazin sayfalarında paylaşılmıştı. Ne kadar güzel bir gün olduğunu üstünden zaman geçtikçe daha iyi anlıyordum. İyi ki Barış düğün işine bu kadar heveslenmişti eğer düğün yapmasaydık ilerde çok pişman olacağımıza emindim.
Bu üç ay içerisinde çok şey olmuştu diyebilirdim. Düğünden bir hafta sonra Tuncay abi ile beraber İngiltere'ye gitmiştik. Barış gelen teklifleri değerlendirmeyi düşünmüştü ama takımlarla iyi bir anlaşmaya varsa da bir yıl daha kalmak istemişti Galatasaray'ında.
Sonra da Rize'ye gitmiştik. Bana o kadar iyi gelmişti ki Karadeniz havası normalde planımız bir hafta kalmakken iki haftamızı orada huzur dolu geçirmiştik. Yeşillikler gerçekten beni dinlendirmişti. Emine annemin güzel yemekleri ve Yüksel babamın da restoranındaki tadı damağımda kalan etleri ile de çok fazla kilo almıştım. Hemde her gün Barış ile yürüyüşe çıkmamıza rağmen. Orada bana prensesler gibi bakmışlardı şimdi ise özlüyordum o günleri.
Sonrasında İstanbul'a geldiğimizde daha fazla uçak seyahati yapmak istemediğimizden haftasınları Sapanca'ya yada Çanakkaleye kaçmıştık. Ve ligin başlamasına az bir zaman kala asla beklemediğimiz bir şey olmuştu.
Hakan abi çocukluk aşkına gelmişti.
Hakan Çalhanoğlu Inter'deki kariyerini bırakıp Galatasaray'a transfer olmuştu. Medyada bu transfer sansasyon yaratmıştı. Galatasaray taraftarı sanırım Osimhen'in bonservisinin alınmasından daha çok bu habere mutlu olmuştu.
Lig başladıktan sonra ise asla olmaz dediğimiz başka bir şey gerçekleşmişti. Hatta bu durumu imzalar atıldıktan sonra öğrenmiştik. Kerem, Portekiz'e gitmişti.
Benfica transferin son gününde bir teklif vermişti ve aniden Kerem gitmek istediğine karar verip gitmişti. İmzasını havaalanında atmış bize sonradan haber vermişti. Her şey birden bire olup bitmişti.
Barış uzun bir trip atmıştı ona. Bize sormadan etmeden nereye gidiyorsun ben gitmedim sende gitmeyecektin demişti. Gerçekten kırılmıştı Barış. Kaç gün bunu konuşmuştuk, ona Kerem için böylesinin daha iyi olduğunu anlatmaya çalışmıştım ama nafile uzun süre nuh demiş peygamber dememişti. Ama yakın zamandaki milli arada Barış'ın inadı kırılmış sarılıp barışmışlardı. Hem şu aralar iyi ki gitmiş diyorduk. Çok iyi bir sezona başlamıştı. Her maç gol katkısı veriyor bizi televizyon başında gururlandırıyordu.
Artık bol bol Hakan abilerle görüşüyorduk. Tam yanımızdaki eve taşınmışlardı. Özellikle onlar buraya alışana kadar her gün beraberdik.
Hakan abinin çocukları Ayaz ve Liya sürekli bize geliyorlardı. Barış'la ikimizde bu durumda çok memnunduk. Özellikle Liya gün içinde gelip bana ev işlerinde yardım bile ediyordu. Oğlumuzu ise en merakla bekleyen isimlerden biriydi.
Şimdi ise evde sıkıldığımdan soluğu Sinemlerde almıştım. Sonbaharın son zamanlarının tadını bahçede keyifli bir sohbet ile çıkarıyorduk.
Liya okuldan henüz gelmişti. Üstünü değiştiriyordu. Ayaz ise az önce bahçede koşturuyordu şimdi ise bakıcısı ile yemek yemek için içeri geçmişti. Gerçekten buraya geldikçe çok çocuğa o kadar özeniyordum ki ama hamilelik bile bu kadar zorken ikinci çocuk fikri şimdiden beni korkutuyordu.
Özellikle etrafımdakiler hamileliğin tadını çıkar en güzel günlerin dedikçe daha da delleniyordum. O kadar ağırlaşmıştım ki karnım hem göğsüme hemde omur iliğimi fena baskı yapıyordu. Bel ağrısı ayrı, nefes darlığı ayrı dertti. Ama benim en çok sorun ettiğim yüz üstü uyuyamamak ve Barış ile adam akıllı sarılamamaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvansal Aşk / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı bir...