"İçmeni istemiyorum," dedi elimden kadehi almak için uzanan Barış. "Cık," diye bir ses çıkarıp kadehi göğsüme çekip sarıldım. "İçmem gerek."
Barış nefesini soluyabileceğim kadar suratını suratıma yaklaştırdığında adeta öfke soluyordu. "Ayıkken bana katlanamadığından mı?" İşte, yine paranoyaları başlamıştı. "Hayır," dedim tüm dürüstlüğümle. "Çevrene katlanamıyorum."
Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamaları için Ulus'da kapatılan bir mekandaydık ve içerisi insan kaynıyordu. İşaret parmağımla çevreyi işaret ettim. "Hepsinden, her şeyden iğreniyorum." Suratıma gülen herkes arkamdan konuşuyordu. Barış'ın takım arkadaşlarının eşleri ve sevgilileri, onların arkadaşları derken herkes ama herkesin ikimiz hakkında bir düşüncesi vardı.
Barış'ı hak etmediğimi, ne kadar soğuk ve ne kadar memnuniyetsiz biri olduğumu fısıldıyorlardı kenarda köşede. Barış'ın beni terk etmesini bekliyorlardı çünkü yerime daha şirin, çevrelerden başka kızları yakıştırıyorlardı.
"Gelmek bile istememiştim," dedim sitemle. Onunla doğru düzgün konuşabilmek için uzaklaşmak istedim çünkü böyleyken bütün dikkatim dudaklarına kayıp duruyordu ancak Barış çenemi tutarak uzaklaşmamı engellemiş ve "Kaçma," demişti.
"Kaçmıyorum," diye fısıldadım ancak bu kadar yüksek seste duymuş muydu bilmiyordum. "Hayır, kaçıyorsun! Sen bu ilişkide hep kaçan tarafsın, Deren. Şampiyonluk kutlamasına bile benim zorumla geldin be!"
Sesi yükseldiğinde çenemdeki baskısı da artmıştı bu yüzden ellerimi omuzlarına koyup onu ittirdim. "Senin peşinden koşmaktan yoruldum, yıldım anlıyor musun?"Barış bütün öfkesini kusarken bizi film izler gibi izleyen kalabalıkla göz göze geldiğimde utancımdan iyice yerime sindim. Parmaklarımla oynayıp duruyor, onunla göz teması kurmamaya çalışıyordum çünkü ona dik dik bakarsam yine sinirlenirdi, biliyordum.
"Deren, konuşsana!"
Barış'ı memnun etmek çok zordu çünkü konuşursam sus, susarsam da konuş derdi her kavgamızda. O yüzden "Koşma o zaman," diyebildim sadece. Ve Barış'ın sinirleri yine hopladı.
"Deren," dedi ismimi uzatarak. "Deren, Deren, Deren. Kafa göz dalacağım kendime ya! Bak, bak bana ayrılık iması yapıp durma! Siktiğimin kararlarının arkasında duruyormuş, iki gün sonra kapımda bitmiyormuş gibi lafı ayrılığa getirip durma." Kalabalıktan birinin bizi videoya aldığını gördüğümde oturduğum yerden hızla kalktım.
"Nereye? Konuşmanın ortasında kalkıp nereye gidiyorsun?" Of'ladım. Çıldırmak üzereydim. Daralmıştım.
"Lavoboya gidiyorum, Barış. Millet iki saattir bizi izliyor. Yeterince malzeme verdik bence. Ve aralarında bizi çeken bile oldu!" Barış iki kolunu yanında havaya kaldırdı bana ne dercesine. "Çeksinler, n'olacak? İki sevgili tartışıyor.""Ben—" Lafımı kesti.
"Doğru sen, bilinmek istemiyordun. Deren Erez'i kimse çekemez. Deren Erez'in medyaya sevgilisiyle fotoğrafları düşemez. Deren Erez'in Barış Alper Yılmaz'ın sevgilisi olduğu bilinemez! Sen kimden neyden saklanıyorsun lan? Ankara'da arkamdan ne işler çeviriyorsun?"Gözlerime yaşlar doldu. Barış'ın aklını kim bu düşüncelerle zehirliyordu? Ona hiçbir yanlışım olmamıştı, olmayacaktı da ancak Barış'ın aklının hep bir köşesinde onu aldattığıma dair bir inanç vardı. "Deren," diyerek yerinden kalkmak istedi gözlerim dolunca. "Dur," dedim elimi öne doğru uzatarak. "Sadece dur artık." Arkamı döndüm ve sarsak adımlarla lavoboya ilerledim. İçerideki kimseyle göz göze gelmeden kendimi tuvalet kabinlerinden birine attım. İçeridekiler çıktı, içeri yeni kişiler doluştu.
"Çocuğun gecesini yine burnundan getirdi," dedi tanıdık bir ses. Galatasaray'ın oyuncusu Kaan'ın eşi Aylin'di. "Barış'a da pes, hâla şutlamadı şu kızı," dedi tanımadığım başka bir ses. Aylin'in Barış'ın çevresinde dört dönen kankalarından biri olmalıydı. "Hevesini alsın, şutlar," dediğinde Aylin kahkahalarla gülmek istedim. Barış'la üç buçuk yıldır beraberdik, nasıl bir hevesti bu bitmeyen? "Sanmıyorum, Aylin. Barış'a büyü mü ne yaptı bilmiyorum ama çocuk kıza kul köle." Gözyaşlarımın arasından gülümsedim.
"Çok toksikler ama," dedi bu sefer Aylin. "Sevgilerini yiyip bitiriyorlar ve o bittiğinde sıra birbirlerine gelecek." Sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordum.
Barış ile eskiden böyle değildik. Ankara'dayken yani. O yeni yetme bir futbolcuydu, ben ise sıradan bir üniversite öğrencisi. İkimizin arasındaki kariyer basamakları henüz çoğalmamıştı. Onun maçlarına koşa koşa gidiyor, gönlümden geldiği gibi tezahüratlar ediyordum. Ve bir gün, Galatasaray'a transfer olacağının haberini verdi. Onun için sevinmiştim ancak sevinç yanında endişelerimi de sürükledi.
Barış, kısa bir süre içinde İstanbul'a taşınmış; Ankara'da yalnız kalmıştım.
İşte cehennem, o zaman başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahadakiler | Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Ankara Keçiörengücü'nün yıldızı Barış Alper Yılmaz, Galatasaray'a transfer oldu." Ona kariyerinin zirvesini yaşatan bu cümle, bizim ilişkimize dibi boylattı.