Chapter 25

2.3K 267 28
                                    

İçimde kor bir alev yanarken Barış'ın cevap vermesine müsaade etmeden sözlerime devam etmiştim.

"Söylediğin gibi senin aksine benim bir ailem yok, hiç olmadı. Seninle bu konuda belki de bu yüzden empati kuramam ama Barış... Bence aile doğulan değil, kurulandır." Suratımın kıpkırmızı olduğunu hissediyordum çünkü ağlamamak için kendimi sıkıyordum.

"Çünkü doğduğun aileyi seçemezsin, onların seni sevip sevmeyeceğine karar veremezsin ancak daha iyisini kurabilirsin." Güneşin altında altın gibi parlayan gözlerine bütün kırgınlığımla baktım. "Bak, benim hiç ailem olmadı ama ben kuracaktım... seninle. Sen benim hiç sahip olmadığım ailem olacaktın ve ben de sen çoktan bir aileye sahip olduğundan sana daha iyisini vermek için çabalayacaktım."

"Deren," diyerek bana yakınlaşmak istediğinde elimi dur dercesine öne doğru uzattım. "Sana düşünmek için istediğin vakti vermeyeceğim, Barış." Çenemi dik tuttum ve kendime itiraf ettiğim gerçeği ona da söyledim. "Çünkü çoktan aileni seçtiğini biliyorum."

Ona cevap hakkı tanımadan arkamı döndüm ve tekneden aceleyle indim. "Sakın peşimden gelme, Barış. Git, ailene koş ve sonra da anneciğinin memleketinden bulduğu cici kızlardan biriyle evlen."

"Deren," diye bağırdı peşimden ancak ona dönmedim ve adımlarımı hızlandırdım. Barış'ın peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Koşabilirdim. Peki, koşarak Barış'tan kaçabilir miydim? Elbette, hayır. Barış'ın maç içinde attığı deparı ben ömrümce koşmamıştım. O yüzden aniden durdum ve kaba konuşmak için Barış'a döndüm ancak beklediğim son şey Barış'ın koşarak bana sarılmasıydı.

"Ne yapıyorsun?" dedim şaşkınlıkla. Barış, beni sıkıca sarıp sarmalamıştı. "Koş, dedin." Onu itmek için uğraştım. "Sana ailene koş, dedim salak herif!"

"Koştum işte!"

"Ne diyorsun ya?" diyebildim çünkü algımı yitirmiştim. "Bana salak diyene bakın," dedi suratına bir gülümseme yayılan Barış.

"Sen aileni seçmemiş miydin?" dedim titrek sesimle. "Evet," dedi Barış. "Ailemi seçtim. Kuracağım ailemi."

Hiç beklemediğim bir an, gözyaşlarına boğuldum. Gözlerimden peş peşe yaşlar gelirken suratıma da yavaşça bir gülümseme yayılmıştı. "Beni seçtin," dedim kollarımı boynuna sararken. "Seni seçtim," dedi Barış tutuşunu sıkılaştırırken. Kahkaha attım. "Beni seçtin!"

Doğrusu, hayatımda ilk kez seçiliyordum.

Babam beni değil, bensiz bir hayatı seçmişti.
Annem beni değil, yeni ailesini seçmişti.
Barış da beni değil, ailesini seçer sanmıştım ancak beni seçmişti.

"Seni sözlerimle kırdığım için çok üzgünüm, Deren. Seni ve Kerem'i konuşurken dinleyene—"

"Bizi mi dinledin?" dedim ondan biraz uzaklaşarak. "Sen o gece sızmıştın."

"Evet," dedi bir elini belimden çekip ensesine götürürken. "Sızmıştım ama kısa bir süre sonra uyanıp yukarı çıkmıştım ve sonra sohbetinize kulak misafiri oldum. Seni ne kadar çok kırdığımı ve ne büyük eşeklik ettiğimi ancak fark edebildim."

Suratımı buruşturdum. "Evet, büyük eşeklik ettin."

"O gece siz ikiniz uyuyunca babamı aradım. Ona söyledim, seni seçtiğimi." İki elini de belimden çekip benden uzaklaştı. "Üzgünüm annemi arayıp söyleyebilecek cesareti kendimde bulamadım ancak babam ona da söyleyecektir ve babam bize mutluluklar diledi. O, annem gibi düşünmüyormuş."

Sahadakiler | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin