Bölüm 23; İnce Düşünen İncinir(devam)

63 4 8
                                    

Kuş tüyünü tutmaktan yorulmuş ve terlemiş olan elime baktım. Kuş tüyünü bir kenara bıraktım, ve yazdığım mektubu sonkez okuyup, gözden geçirdim.

 Kuş tüyünü bir kenara bıraktım, ve yazdığım mektubu sonkez okuyup, gözden geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben, Lale hatun. Kardeş olduğumuzu herkesten gizlediğimiz için bu mektubu, en güvenilir ağalarımla sana ulaştırmaya çalışacağım, Hafsanur sultan. Tam bir hafta önce aldığım bir haberden bahsetmek istiyorum sana. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Biliyorsundur, yıllardır saraylarda yaşıyorsun ve illa duymuşsundur bu ismi; Malkoçoğlu Bali bey. Kendisi bana geçen hafta; Bizim kuzen olduğumuzu söyledi. Evet, bu doğruymuş. İlk duyduğumda bende şaşırdım, öyle ki sanki tüm yolculuğum yalanmış gibi geldi. Rahmetli babamız, toprağı bol olsun. Kendisinin tam ismi; Malkoçoğlu Hamza bey'dir. Daha detaylı anlatılacak çok şey var, lakin bu kadarı sana şimdilik kâfi. Biz, Malkoçoğlu ailesinden geliyoruz, Tatiana... bizim soyumuz buymuş. Bunu sana söyleyerek bir nebze de olsa içim rahatladı ve huzura erdim.

Saygılarla, Lale hatun..."

Derin bir iç çektim. Mektubu katladım ve Gül ağayı çağırdım.

"Buyur, Lale hatun", dedi güler bir yüzle.

"Al bunu", dedim ona uzatarak. Gül ağa mektubu elimden aldı.

"Bunu en kısa sürede, ve en güvenilir bir şekilde! Hafsanur sultana gönder", dedim gözlerine bakarak.

"Belli ki, Hafsanur sultana herşeyi anlatan bir mektup yazmışsınız", dedi Gül ağa.

Yere baktım dalgın dalgın, "evet, öyle. Her neyse, şimdi git dediğimi yap.", dedim.

Gül ağa, dairemden çıktı. Yanlız kalmıştım.

Malkoçoğlu bali bey ile kuzen olduğumuzu öğreneli 1 hafta olmuştu. Anılar tekrar gözümün önünde gelip, gitti. Lakin akabinde, Mehmed ile Manisa sarayına geri döndük. Zaten geri döneli daha bir gün olmuştu.

Ayağıma baktım, en son burkulmuştu. Bir kaç günlüğüne üstüne basamamıştım, ama şimdi gayet iyiydim. Herşey yolundaydı. Kocaman sarayda, sadece ben ve Mehmed vardı sanki.

İçeri Nuray hatun girdi. Önümde eğildi.

"Ne oldu, Nuray?", diye sual ettim.

"Cariyelee giyeceğiniz kıyafetleri ve takacağınız takıları getirdiler. Dilerseniz içeri girsinler", dedi.

"Pekala, söyle gelsinler.", dedim.

İçeri sıra halinde cariyeler girdi. İlk önce kaftanları dizdiler önüme.

 İlk önce kaftanları dizdiler önüme

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Osmanlı'nın AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin