Bölüm 7; Anıları Canlandırmak.

300 17 7
                                    

Yavaş yavaş uykumdan uyanıp kendime geliyordum. Biraz halsizdim ama bu halsizlik çok tatlıydı, uzun şifali bir uykudan sonrası uyanıyor gibi hissediyordum. Yatakta uzanıyor ve daha yeni uyanmışken bile ilk aklıma gelen Mehmed oldu. Ama ona karşı kırgınlığım geçmemişti. Bir kaç kez uykulu göz kapaklarımı kırpıştırdım ve aklıma Tatiana geldi, yada şimdiki adı ile Hafsanur. Ama yinede Tatiana demey daha alışkındım.

Akşam gördüklerim karşısında odama deli gibi koştuğumu ve sonra hemen uyuya kaldığımı hatırlıyordum. Kardeşim buradaydı. Peki buraya nasıl gelmişti? Ben onun öldüğünü zar zor kabul etmişken şimdi birden böyle karşıma çıkması iyi miydi yoksa kötü müydü? Bunları da geçtim, Tatiana hamileydi ve hemde büyük ihtimalle babası Mustafa'ydı.

Daha fazla oyalanmadım ve kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp hazırlanmaya başladım.

Akşam taktığım kolyeyi yine taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşam taktığım kolyeyi yine taktım. Hazırdım ve biraz bahçede dolaşmak için dışarı çıkmak istiyordum. Kapıya yönelmiştim ama kapı birden açıldı ve içeri Mihrimah sultan girdi. Hemen karşısında eğildim.

"Günaydın, sultanım.", dedim neşeli bir sesle. O'da karşılık olarak, "günaydın, lale hatun.", dedi. Yanıma geldi ve ben başımı kaldırdım.

"Benimle bahçeye çıkar mısın? Yanlız dolaşmak istemiyorum?", dedi. Bende cevap olarak, "elbette sultanım. Bende zaten şimdi bahçeye çıkıyordum.", dedim.

"Aa, ne güzel. Hadi o zaman beraber.", diyip bana sonkez baktı. Ve sonra önden yürüyüp kapıdan çıktı.

Bahçeye çıktık. Öylesine yürüyorduk fakat sonra Rüstem paşa ile karşılaştık. O benim yüzüme, bende onun yüzüne bakmamaya çalışarak Mihrimah sultana eğilerek selam verdi, "sultanım..", dedi.

"Afiyettesinizdir inşallah sultanım.", diye sordu paşa. Mihrimah sultan cevap bile vermedi, sadece, "burada olduğunu bilmiyordum.", dedi.

"Sehzadem Mustafa hazretlerine yardımcı olmam bildirildi.", dedi Rüstem paşa. Her Mustafa ismini duyunca ürperiyordum.

"Şehzademe hürmetlerimi iletirsin. Bali bey hünkarımızın yanında mı?", diye sordu Mihrimah sultan. Rüstem paşa bozulmuş gibiydi. Arada gözlerim gidiyordu yüzüne. Biraz sessiz kaldıktan sonra cevap verdi, "evet sultanım. Kendisi has oda'da."

Mihrimah sultan say başını salladıktan sonra yürüdü. Bende ilk Rüstem paşa'nın karşısında eğilip sonra yine Mihrimah sultana yetiştim.

Yine beraber yürümeye başladık. Mihrimah sultan durdu ve bana karşı döndü: "bakıyordum da şehzade Mehmed iyice sana tutulmuş.", dedi. Kolyeme bakt. Bu cümleye nasıl karşılık verilir bilemedim o yüzden susmayı tercih ettim ve sadece gülümsedim. Mihrimah sultan çekindiğimi görünce o'da bana bakıp gülümsedi.

Osmanlı'nın AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin