otuz altı

1.3K 178 7
                                    

A.Y.: Evden çıkmadan önce kıyafetlerini ayarlayıp çalışma masasının üstüne koymuştum. Hala okula gelmediğine göre görmemiş olmalısın

Siz: Saat 10.47

Siz: Çalışma masamın üstündeki o beli lastikli bol paça pantolonla,  m beden oversize tişörtümü illaki görmüşümdür

A.Y.: Bu çıkışından yaptığım kombini beğenmediğini anlıyorum?

Siz: Yanılıyorsun

Siz: O kadar beğendim ki giymeyip yanında yatma kararı aldım

A.Y.: Nida, böyle yapma

A.Y.: Beğenmediysen kombinin yenisini yap ya da istediklerini bana söyle gidip satın alayım ama okula gelmemek için bahane uydurma

A.Y.: Lütfen gel

A.Y.: Bebeğinin babası hatırına

Bebeğimin babasının ben de böyle bir hatırı var mıydı, yoktu. Kendimi kötü hissettiğim günlerde dışarı çıkmak eziyet gibi geldiğinden çıkmazdım. Öyle günler de annemi bile çok kez dinlemediğim olmuştu.

Yine de bugün Aslan'la yaptığım bu konuşmalardan sonra okula gelmiştim. Belki bebeğimin babasının hatırı yoktu ama bebeğimin babasının boynundaki tümörün hatırı büyüktü.

Onu daha fazla yormak istememiştim.

"Canım!" birinin bana seslenmesiyle telefonumun güç tuşuna bastım. Koridorun tam ortasında öylece dikildiğim için önce asıl hedefim olan 11-A sınıfının olduğu tarafa, yani ileriye, baktım. Sonra geriye dönüp koştura koştura yanıma gelen Selin hocaya baktım.

Aradaki mesafeyi kapattıkça yavaşladı. En nihayetinde önümde durdu ve elini havada sallayarak "Ah tatlım," dedi. Sanırım bugün hava önceki günlere kıyasla sıcak olduğundan dolayı elini öyle yapıyordu. 

Evet, kesinlikle böyleydi. Her zamanki saçma mimik ve jestleri kafamı karıştırsa da bu seferkini mantıklı bir yere konumlandırabilmiştim. "Seni sabah öğretmenler odasında göremeyince bugün de gelmeyeceğini sandım."

Başımı "Anladım," manasında salladım. Akabinde sakince "Gelmeyeceğimi sanıp kıçına kına mı yaktın?" diye sordum.

Elini sallamayı bırakıp yüzüme aval aval bakmaya başladı. "O da nereden çıktı?"

Hem yasak aşk yaşayıp hem de şu günlerde fazlasıyla kilo alan bir insan olarak agresifliğimi korudum. "Normalde benden haz etmezsin ama görünce güldün. Gerçi ona ne kadar gülmek denirse... Her neyse, demek istediğim; ben gelmediğim günler kıçına kına yakıyordun da beni görünce bugünün boşa gittiğini düşünüp üzüldün mü?"

Sona doğru boğulacakmış gibi hissettim. Ha yaptığım espriyi açıklamışım ha suyun altında on dakika nefessiz kalmışım. Aynı şeydi. "Hayır yani başka niye yanıma gelirsin?" diye zar zor mırıldandım.

"Çok art niyetlisin, şekerim." bir elinde öylece tuttuğu dosyaları, artık iki eliyle tutmaya başlamıştı. Şekerimden sonra ona odaklanmam zaman alacağı için başımı çevirip koridorun iki tarafını da sırasıyla inceledim. Ders çoktan başlamıştı ve benim sınıfımın şu an son üç haftadır olduğu gün dersi boş geçiyordu. Bir an önce oraya gidip Aslan'ı- aman sınıfımı görmeliydim!

bir küçük aids meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin