18.Bölüm :"Bu Kız Benim Karım!"
"İlk kez aşık olduğum için pişmandım..."
Kalbimde inanılmaz bir heyecan yükseldi. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Duygularım darmadağın olmuştu.
"O zaman hayırlı olsun," herkes ayağa kalktığında Aykut'la ben de ayağa kalmıştık. Yüzükleri getirdikten sonra babam yüzükleri taktı. Gözlerimi kapattım. Makası aldı. İşte o kırmızı kurdele, benim için hayatımı yeniden baştan yazan kalem olacaktı. Kalbim acıyordu... Ama onu dinlemek istemiyordum. Kalbimi her dinlediğimde bana acıdan başka vermiyordu. Artık acı çekmekten yorulmuştum. Artık beynimi kullanmak istiyordum. Kalbim ne kadar inkar etse de ona kulaklarımı kapatmıştım...
Tam o sırada camın kırılma sesiyle herkes yere yattı. Daha ne olduğunu anlamadan bir kere daha duyuldu. Başımızı çevirdiğimizde Emir, salondaki cam kapıları kırmış, öfkeli gözlerle bize bakıyordu. Yanında Miraç'la gelmişti.
Şok içinde onları izliyordum. Neden gelmişti? O kadar şeyden sonra niye tekrar karşımdaydı? Beni istemediğini söyleyen adam benden vazgeçen adam neden şimdi karşımdaydı? Hani beni umursamıyordu?!Bakışları benle Aykut'a kaymıştı. Elimizdeki yüzükleri gördüğü an sinirden alnında damarları belirmişti.
Onu gördüğüm an karnımda kelebekler uçmaya başlamıştı. Onun geldiğine sevinmiş miydim yoksa üzülmüş müydüm?
Gözleri öfkeyle parlayan Emir, benimle göz teması kurmadan Aykut'a döndü. Yumruğunu sıkmış, dudakları sinirle büzülmüştü. Bakışları keskindi... Birini öldürecek kadar hem de...
Ne yapacağımı bilemez halde onu izliyordum.
Gözleri bir anda beni buldu. Emir'in gözlerinde derin bir sevgi ve hayranlık vardı. İkimiz de konuşmadan, birbirimizin gözlerinde kaybolmuştuk. Bu an zamanın durduğu ve ikimizin var olduğu an gibiydi...
"Bu adamlar da kim? Ne oluyor burada?" Kenan bey şaşkınlıkla babama bakıyordu. Babam tepkisiz halde Emir'e bakıyordu. Sanki bunu bekliyormuş gibi...
Aykut ise öfkeyle Emir'i süzüyordu. "Bu söz yapılamaz!" dedi film karakterlerini andıracak tarzda Miraç. Daha gördüklerime anlam verememişken babamın tepkisiz olması beni rahatsız etmeye başlamıştı.Gülçin hanım "nedenmiş o?" diye sorduğunda Emir içeri girdi. Babamın tam önünde durdu. Aykut'un gözlerinin içine bakarak "çünkü bu kız benim karım!" dedi ciddi tonda.
Duyduğum cümleyle az daha kalp krizi geçirecektim. Ne diyordu bu adam ? Ne karısı? Kafayı mı yemişti?
Hepsi bir anda şaşırarak "ne?" diyerek bana döndüler. "Ne?!" dedim Emir'in gözlerinin içine bakarak.
"Bu adam ne diyor Çetin bey? Doğru mu bunlar?" Kenan bey öfkeyle babama dönmüştü. Babam ise kollarını göğsünde birleştirip, memnun olmuş bir ifade yerleştirdi yüzüne. "Delilin var mı avukat?" dedi tok sesle. Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Ortalıkta bir şeyler dönüyordu. Benim bilmediğim bir şeyler. Emir sanki bunu bekliyormuş gibi cebinden evlilik cüzdanını çıkarıp açtı. "Ada Aslan ve Emir Kaya. Okuma yazmanız var herhalde?" dedi babama meydan okuyarak. Babam evlilik cüzdanına baktıktan sonra onu tekrar Emir'e uzattı. Biraz önceki yerine geçip, bacağını bacak üstüne attı. Aman tanrım! Ne bu rahatlık?! Şu an babam ortalığı yangın yerine çevirmeliydi. Ama yapmadı.
Aykut önüme geçmeye çalıştı. "Bana bak, avukat mısın nesin? Siktir git şimdi. Bu kız benim nişanlım." Elimi tutarak havaya kaldırıp yüzükleri gösterdi. Emir'in suratında öfke hala yerini koruyordu. Aykut bir anda makası alıp kurdeleni kesti. Tüm cesaretiyle, Emir'in gözlerinin içine bakarak ona meydan okuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hedef
Novela JuvenilBaşlama tarihi 28.10.2021 "Ada," sustu. "İyi misin?" Gözlerim dolmaya başlamıştı. Değildim hiç iyi değildim. "Evet, ne oldu ki?" "Sesin kötü çıkıyor, ağladın mı sen?" "Hayır," ses tonum yine aynıydı. Düzeltmek isterken daha kötüye gidiyordu. Boğaz...