31.Bölüm: "Babam gibi olmaktan korktum!"

34 3 13
                                    

31.Bölüm: "Babam gibi olmaktan korktum."

"Kızgın mısın?"

"Kırgınım"





Herkese merhabalar. Bu bölümde sizi çok güzel bir sürpriz bekliyor. O yüzden çok bekletmeden bölüme geçelim. Bölüm sonunda görüşmek üzere...

Bu arada Emir'in anlatımıyla devam ediyoruz.

Ada'nı almak için üniversiteye doğru gidiyordum. Altay'la Ada hakkında konuştuklarımızdan sonra ona hak vermeye başlamıştım. Yol boyunca Ada'ya karşı yaptığım hataları düşününce deliriyordum. Hata yapmıştım. Onu o gün orada kırmamalıydım. Ada haklıydı... Çünkü ben onu korumam gerekirdi Aslı'ya karşı. O kendini koruma ihtiyacında bulunmamalıydı. Benim araya girmem gerekiyordu. Ama yine aptallık yakamdan tutmuştu. Öfkeme sürekli yenik düşüp hatalar yapıyordum. Artık düzelmem gerekiyordu. Yoksa Ada'yı kaybede bilirdim.

Şimdiyse üniversiteye onu almak için gidiyordum. Tabii ki kendi isteğiyle benimle gelmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden bir plan yapmıştım. Şu an tek istediğim vaktinde yetişemekti.

Üniversitenin önüne geldiğimde öğrenciler çıkmaya başlamıştı. Hızlıca arabadan inip kapının önünde kollarımı göğsümde birleştirip beklemeye başladım. Tanıdık yüz göremiyordum. Birkaç saniye sonra ise Ada'nın arkadaşları olan Emre, Orçun ve Şebnem kapıda göründü. Fakat Ada yoktu. Hızlıca onlara doğru ilerledim. Belki de Ada arkadan geliyordu.

"Merhabalar," dedim sıcak gülümsemeyle.
"Emir, merhaba. Nasılsın?" Şebnem beni fark ettiğinde diğerlerinin de anında bakışları bana kaydı.

"İyiyim, Ada nerede?"

"Ada yok ki"

Kaşlarım çatıldı. "Ne demek Ada yok? Okula gelmedi mi?" Ada yalan mı söyledi acaba?

"Hayır, geldi de. Erken çıktı" dedi kekeleyerek. Şüpheci tavırları hiç hoşuma gitmedi. "Nereye gitti peki?" Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soru karşısında Şebnem afalladı. Sanki bir şey saklıyor gibiydi.

"Bilmiyorum, hiçbir şey demedi."

Gözlerini kaçırdığı anda yalan söylediğini anlamıştım. Tam üzerine gidecekken aniden telefonum çalmaya başladı. Arayan Miraç'tı.

Onlardan uzaklaşarak telefonu açtım.

"Efendim Miraç?"

"Abi, kötü bir durum var."

"Ne oldu?"

"Ada, karakolda. Gelmen gerek."

"Ne?!"

Yutkundum, Ada ne yapmış olabilir? Neden karakola attılar? Ne oldu?

"Neden ne oldu?" Konuşurken aynı anda arabaya doğru ilerledim. Telaşlıydım. Bir an önce oraya varmak istiyordum.

"Gel konuşuruz. Altay'la ben oraya doğru gidiyoruz."

"Tamam, adresi atın bana."

Hızlıca arabaya binip yola koyuldum. Aklımda bin tane senaryo kurarken delirecek gibi oluyordum. Ya yine eski günlerdeki gibi yine kriz geçirirse? Ya durumu kötüleşirse? Neden tutuklandı? Suça mı bulaştı? İftira mı atıldı? Zihnim bu soruları cevaplamak sakin değildi. Deliriyordum, nefes alamıyordum sanki. Ada'ya bir şey olacak diye çok korkuyordum.

Karakolun önüne gelince hızlıca arabadan inip içeriye girdim. Yukarı çıktığımda Miraç ve Altay'ı gördüm. Koşar adımlarla onlara doğru gittim. Yanlarında bir adam daha vardı, bir şeyler konuşuyordular.

HedefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin