17. Bölüm: "Neden Şimdi? "

41 6 1
                                    

17. Bölüm: "Neden Şimdi?"

"Vazgeçiş"

Bölüm müziği : "Kolpa - Kahpedir Dünya."

Ahmet Can:"Onsuz Aşk"

Yukarıdaki foto Ada'nın istemedeki elbisenin fotosu

1 gün sonra

Bir insanın hayatı nasıl bir günde kayar? Nasıl mahvolur? Öğrenmek istiyorsanız benim hikayemi okuyun, o zaman anlarsınız ki ne kadar savaşsanız bile, çoğu zaman başarısız olursunuz. Demek neymiş? Savaşmak yetmezmiş... Bazen savaşmak için güce ihtiyacın olur. Güçten kastım hani fiziksel olarak değil. Ruhun güçlü olmalı. Peki bu nasıl olabilir? Tabii ki ailen. Bir insanın ailesi olmadıktan sonra ne kadar başarılı olursa olsun, ne kadar parası olursa olsun, ne kadar mutlu olursa olsun bir tarafın hep yarım kalır. Mutlu olduğunda, annene babana sarılmak istersin, ben başardım diye. Ama yapamayız, çünkü biz dünyanın lanetli çocuklarıyız. Hiçbir zaman ailesinden sevgi görmeyen çocuklarız, yetmiş yaşına gelsek bile aklımız hala on yaşında kalan, çocuk ruhuna sahip çocuklarız. Biz hep yarımdık, hep de yarım kalacağız... Belki de kimselere göstermeyeceğiz, söylemeyeceğiz, fakat gece olduğunda uyurken, parkta anne babasına sarılan çocuğa bakınca, o özlem tam da göğsümüzün üstüne oturur...
Ne kadar güzel hayat yaşasak bile dudaklarımızın arasından keşke kelimesi çıkacak. Keşke annem beni sevseydi, keşke babam beni sevseydi. Keşke annem ve babam birbirlerini sevseydi... Keşke mutlu ailemiz olsaydı... Keşke...

Dün yaşanan olaylardan sonra sakinleştirici içmiştim. Kafam az da olsa rahatlamıştı. Düşünceler hala beynimdeydi ama içimde her yeri kavuran, darmadağın eden fırtına değil sessiz fırtınalar kopuyordu. Yatağımda oturmuş, derin nefes alıp veriyordum. Bakışlarım ara sıra aynadaki yüzüme kayardı. Ölü gibi bembeyaz olmuştu. Pembemsi dudaklarım solmuştu, gözaltlarım morarmıştı. Bu zamana kadar yaşadıklarım birer birer gözümün önünden geçiyordu.

Telefonumda Gripin-Böyle kahpedir dünya müziği çalıyordu. İstemsizce yaşadığım olaylar bir bir gözümün önüne geliyordu.
Şarkının etkisi miydi? Yoksa başka bir şey mi? Kendimi bir anda güçlü hissetmiştim. Ne kadar çok şey başarmışım meğerse. Çocukluktan beri savaşım, bir an bile sona ermemişti. Hatalarım oldu, fakat hatalarımdan dönmüştüm... Hata yaparak öğreniyordum... Yalnız başına okula git... Başarılı ol... Sınava gir, üniversiteni kazan. Orada da başarılı ol... Belki de bir çoğunun hayali olan şeyleri tek başıma yapmıştım. "Güçlüyüm, çok güçlüyüm."

Şimdiyse artık yalnız değildim, arkadaşlarım vardı. Ailem vardı... Onlar benim ailem gibiydi... Onlar bana yaşamak için güç veriyordular. Son bir savaşım kalmıştı, kazanmam gereken son bir savaş... Ondan sonra ise artık mutlu olacaktım.
"Aslanlar gibi savaşacağım, bu gün olmasa da bir gün çok mutlu olacağım. Ada bir gün çok mutlu olacak!" Kendi kendime motivasyon veriyordum. Çünkü artık ağlamaktan, güçsüz olup her defasında yenilmekten sıkılmıştım.

Kapı çaldığında tüm bu düşüncelerden sıyrılmıştım. "Gelin."
Annem, Fatma teyzeyle içeri girdiğinde şaşırmıştım. "Fatma teyze, senin burada ne işin var?"

"Kuzum, nasılsın iyi misin?"
"İyiyim, sen neden geldin?"

Fatma teyze önce anneme baktı, sonra çekinerek bana döndü. "Emir'im gönderdi. Dedi git, Ada'nın sana ihtiyacı olacak, o yüzden geldim." Bakışlarım anneme kaymıştı. Bu durumdan hoşlanmadığı her halinden belliydi. Kollarını göğsünde birleştirip, kaşlarını çatarak kadını izliyordu.

HedefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin