barıştan
semih gideli neredeyse bir saat oluyordu ve ben aynı şekilde oturmaya devam ediyordum. bu süre zarfında camdan sarışının çantası alıp okuldan gittiğini izlemiştim, izin almış olmalıydı. derin bir iç çekip neler yapabileceğimi düşünmeye başladım elim telefonuma gitti, ismail'e yazsam daha mantıklıydı sanki. kendi kendime bir boka yaradığım söylenemezdi.
barış
ismail, konuşmamız lazım
çabuk bak.
ismail
bu nasıl mesaj yarram
şeyma'nın acun'a yazdığı mesaj gibi
ne oldu
ne bok yedin yine?
barış
yaptık bir şeyler işte kardeşim
yarım saate sizdeyim
ismail
hızlı gel
inşallah önemli bir olaydır bu saatte beni uyandırmanın bedeli ağır olur kardeşim
barış
oğlum önemli olmasa sana mı danışırım
sen benim can dostumsun
yardım etmen lazım kardeşim benim
neyse
bir şey lazım mı?
ismail
hele hele az daha yala götümü bayıldım
2 tane ekmek al yeter
ismail'in, son mesajına görüldü atıp ceketimi üzerime geçirdim. okulda öğleden sonra iki tane dersim vardı gelip gelmeyeceğimi bilmediğimden müdürün yanına çıkıp acil bir işimin olduğunu söyledim. uzun zamandır izin kullanmadığım için ilk başta şaşırsa da hemen kafasını sallayıp kabul etti. koridorda yürürken bertuğ, kenan ve arda üçlüsünü gördüm yüzüme iğneleyici bakışlar atmaya başlamışlardı çoktan. bir de siz eksiktiniz amına koyayım. yanlarından geçip giderken bertuğ'un konuşmasıyla durmuştum.
"hocam, sabah gördüm de biri arabanızı çizmişti hem de kaportanızdan başlayarak kapınıza kadar."
"ne saçmalıyorsun oğlum sen?"
karşımdaki çocuk omuzlarını silkip sanki dünyanın en normal şeyini söylemiş gibi yüzüme bakmaya devam ediyordu.
"gözlerimle gördüm hocam, inanmıyorsanız gidince görürsünüz."
bertuğ'dan gözlerimi çekip ardaya çevirdim o da ellerini kaldırıp ben yokum dermiş gibi bakmaya başlayınca arkamı dönüp hızla okulun dışına doğru ilerledim. eğer bertuğ'un dediği doğruysa tek suçlu vardı o da, semih kılıçsoy. hak etmiş olabilirdim ama bu kadar fazlasını hak etmemiştim bence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fanfictionsemih'in, bu hayattaki tek gayesi barış'ın her anlamda gözde öğrencisi olmaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.