20

1.2K 120 101
                                    

sevgilimin odasında geçirdiğimiz dakikalardan sonra beni bir bebek gibi kucağına alıp sevmişti sonra derse geç kaldığımız fark edip apar topar derse gitmek için odasından çıkmıştık. öğle arasında kantinde otururken bertuğ'un salak saçma anılarını dinlemek zorunda kalıyorduk. altay abinin de bize katılmasıyla ekibimiz tamamlanmıştı. 

"gençler bugün akşam bizimkilerle maç yapıyormuşuz itiraz kabul etmiyorum, hepiniz geliyorsunuz."

"bizimkiler derken abi?"

"irfan abimlerle işte 8'de hazır olun bir dakika gecikeni arabaya almıyorum, keremim sen istersen bunlarla gelme seni ayrı alayım."

"hayır çünkü bugün arabanı ben kullanıyorum sende benim sağ koltuk prensesim oluyorsun."

altay abi tam itiraz edecekti ki bunu söyleyen kişinin farkına vurup ağzını kapatmıştı, kerem abi gülümseyip altay abinin saçlarını karıştırdı.

"bende öyle düşünmüştüm."

bertuğ, altay abinin düştüğü durumdan keyif alırcasına bacak bacak üstüne atıp arkasına yaslandı.

"abi ne oldu? göt gibi kaldın."

"avel avel konuşma antilop."

barış'a bir şeyler hazırlayıp romantik bir gece geçirme planlarım suya düşmüştü, dudaklarımı büzüp önümdeki çayımdan bir yudum aldım. 

"lan şeyma hocaya bakın barış hocanın ağzına düşecek resmen."

arda'nın sözlerinden sonra kafamı çevirip gösterdiği yere bakmaya başladım. şeyma hoca, hararetli bir şeyler anlatıyordu ve elli metre öteden zorla dinlediği belli olan sevgilim sadece kafasını sallıyordu. 

"semih, sen burada çay hüplet manitanı da başkaları hüpletsin kardeşim. gavatlığın kitabını yaz okuyalım."

"ben sevgilime güveniyorum bir kere hem bak dinlemediği elli metre öteden anlaşılıyor. bertuğ artık her aklına geleni söyleme dalağını sikerim."

sevgilime tabi ki güveniyordum ama gözlerimi de bir saniye üzerlerinden çekmedim. barış, artık sıkılmış olacak ki gözlerini etrafta dolaştırmaya başladı. göz göze gelme düşüncesiyle bile kıpır kıpır oluyordum. en sonunda gözlerimiz buluşunca bana göz kırptı bende yalandan işaret parmağımı kaldırıp tehdit edercesine salladım.

"semih, ne yaptın öyle kardeşim dosta korku düşmana güven verdin resmen helal olsun."

oturduğum sandalyeden bir hışımla kalktım bertuğ'a vurmak için ilerliyordum ki o benden önce davranıp koşmaya başladı. bende peşinden giderken kantinin kapısında konuşan ikiliye dikkat etmemiş olacak ki fena bir şekilde çarpmıştı. şeyma hocanın çığlığıyla çarptığı kişinin kim olduğunu da öğrenmiş oldum.

"oğlum burası dingonun ahırı mı? ne koşturuyorsunuz çocuk gibi."

barış, yanaklarını ısırarak gülmemeye çalışıyordu bende olduğum yerde durmuş bekliyordum.

"hocam vallahi görmedim sizi kusura bakmayın."

savurduğu saçları bertuğ'un yüzüne çarpmıştı bende gülmemek için elimi ağzıma kapatıp arkamı döndüm.

"benim gibi bir kadını nasıl görmezsin? derhal sınıfına gidiyorsun, eşek sıpası."

son duyduğum seslerle beraber bende onların yanından hızlı adımlarla geçip sınıfa çıkmıştım. sınıfa girer girmez bertuğ'un kafasına bir tane geçirip sırtına atladım, ilk başta dengesini kaybetse de kolay toparlayıp bacaklarımdan dengemi sağlamama yardımcı oldu.

kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin