benim ve ismail abinin attığı gollerle 2-0 yenmiştik. yüzümdeki zafer gülümsemesiyle sevgilimin koluna girmiş sahanın kenarındaki banklarda oturuyorduk. kafamı barış'ın omzuna yaslayıp gökyüzünü izlemeye başladım o kadar huzurlu hissediyordum ki şu günlerde ölsem gitsem gözüm açık gitmezdim yani. herkes kendi halinde takılırken bertuğ yine gidip ardayla dalga geçiyordu nasıl yendik diye. onlar kovunca bu sefer kenan ve salih abinin yanına gidip maymun gibi hareketler yapıp onlarla da dalga geçmeye çalışıyordu.
"üşüdün mü, yavrum?"
ellerime dokunarak sıcaklığımı anlamaya çalışan adamın gözlerinin içine baktım hava karanlık olsa bile gözleri öyle güzel parlıyordu ki o güzel gözlerinden öpmek istiyordum.
"hayır sevgilim üşümüyorum ama sen üşüyorsan ceketimi verebilirim."
inanamaz gözlerle bakıp saçlarımı karıştırdı.
"serseri çocuk."
biz kendi aramızda gülerken ismail abinin yanımıza gelmesiyle dikleşme isteği uyanmıştı bende. yerimde doğrulmaya çalışırken barış tekrar kolumdan çekip kafamı omzuna koydu. ismail abi, yakından oturup ikimize de dikkatli bir şekilde baktı ve ağzının içinde bir şeyler söylemeye başladı.
"büyü mü yapıyorsun, isom?"
ismail abi, kaşlarını kaldırarak bu sefer daha sesli bir şekilde ağzının içinde konuşmaya devam ediyordu. biraz kulak kabartınca nazar duası okuduğunu anladım ve kocaman gülümsedim. barış da anlamış olacak ki o da gülümseyip saçlarımı koklayıp öpücük kondurdu. ismail abi, duasını bitirip yüzümüze doğru nefesini üfledi ve sonra yaşlı teyzeler gibi yüzümüze tükürdü. tabi ki gerçekten tükürmemişti ama barış abartıp ismail abiye doğru elini salladı.
"yarrabi şükür ismailim ne yapıyorsun şerefsiz? banyo yaptırdın iki dakikada."
"aman sana da yaranılmıyor kardeşim, ben olmasam şu anda sefalet köpek gibiydin hâlâ bana sallıyorsun. besle kargayı oysun gözünü cidden, semih sen bunu tekrar bir gözden geçir istersen."
gülümsedim ve omzumdaki kafamı kaldırarak yanımdaki adamın yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"yok abi ben buldum zaten gözden geçirmek falan ayıp olur bu arada gözünü açtığın için teşekkür ederim yoksa sevgilim diye çok sövmek istemiyorum ama bundan bir cacık olmazdı sen olmasan, ben senden razıyım allah da senden razı olsun."
barış, kafası karışmış bir şekilde bir bana bir ismail abiye bakıyordu. burnunun ucunu tutup sıktım ve gülmeye başladım.
"ya böyle alırım aklını şaşkın sevgilim benim."
"isom övdü mü gömdü mü hiç anlamadım ama sonuna kadar haklıdır bu sarı, her şeyine kefilim son nefesime kadar."
ismail abi, barış'a resmen gururla bakıyordu sonra ikimize de sarıldı.
"hadi gidelim oğlum götüm dondu, hepimiz zaten farklı dünyalardayız eve gidelim de uyuyalım."
irfan abinin konuşmasıyla bütün gözleri üzerine çekmişti. hepimiz hak vermiş olacaktık ki aynı anda oturduğumuz yerden kalkıp arabalara doğru yürümeye başladık. barış, elimden tutup ceketinin cebine ikimizin de elini sokmaya çalışmıştı. en sonunda zorlulukla soktuğu ellerimize zaferle gülümseyip yüzüme baktı ve alnımdan bir öpücük aldı.
"bugün bende kalsana, yavrum."
söylediği şeyle gözlerimizi buluşturdum çapkın bakışlarını hiç çekinmeden yüzümde dolaştırıyordu. aslında onda kalabilirdim bugün sonuçta yarın okul yoktu ve hafta sonumuzu beraber geçirebilirdik ama çocuklar bendeydi. ne yapacağımı bilemez şekilde bir barış'a baktım bir de yürümeye devam eden çocuklara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fanfictionsemih'in, bu hayattaki tek gayesi barış'ın her anlamda gözde öğrencisi olmaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.