bugun besiktasimin maci var luganonun gotune cakicaz gecicez💪🏻
ve bolumun fikrini veren okuyucuma ithaf ediyorum @/whereyouleftmee 🤩
kaç saattir kapının önündeydim bilmiyorum ama acımaya başlayan boğazımla hiç iyi bir durumda değildim. soğuktan titreyen çenem ve ellerimle zar zor ayağı kalkıp evime doğru yürümeye başladım. o yağmurun altında o kadar çok ıslanmıştım ki şu an vücudumun her bir yeri ağrıyordu. merdivenleri bile çıkmaya halim olmadığı için asansörle çıkmaya karar verdim. ineceğim katın düğmesine basıp destek almak için asansörün demirine tutundum ve inmeyi bekledim. geldiğimi belli eden asansörü tüm koridorda yankılanmıştı yavaş bir şekilde asansörden inip kapımı açtım. acıyan boğazımla yüzümü buruşturup banyoya yöneldim, en azından üzerimi çıkartmam gerekiyordu ama şu an onu bile yapacak gücüm yoktu. çocukları arasam koşa koşa geleceklerdi biliyordum ama onları da rahatsız etmek istemiyordum. aynada ağlamaktan şişmiş yüzümle göz göze gelince tekrar gözlerim dolmuştu, acizlikten gerçekten nefret ediyordum.
üzerimdeki kıyafetleri zar zor çıkartıp kirli sepetine koydum ama üstümü bile giymeye halim yoktu olduğum yere çöküp titreyen bedenimle ölümün gelmesini beklemeye başlamıştım bile.
aradan beş dakika bile geçmeden bacaklarımın altından ve belimden geçirilen kollarla beraber kuş gibi havalanmıştım, gelmişti beni yalnız bırakmamıştı. bana bir şeyler söylüyordu ama uğuldayan kulaklarımla hiçbir şey anlamıyordum son hatırladığım şey endişe dolu gözleriyle beni bir yere götürdüğüydü, sonra bilincim tamamen kapandı.
barıştan
semih, beni bırakıp altayların arabasına binince göt gibi kalmıştım karakolun önünde. ismail gelip uyarmasa orada sabaha kadar beklerdim kafamda o arabaya binişini kurardım mesela belki benim arabama binerdi kurduğum hayallerde. bir gün iyiysek üç gün kötüydük ve ben bu durumdan ölesiye nefret ediyordum. arabama ilerleyip sinirle bindim ismail de yanıma binince son gaz evime sürdüm. şu an onun yanına gitsem yine kırıp dökecektim ve bizim elimize bir şey geçmeyecekti. sinirle arabadan inip kontakta bile unuttuğumu fark etmediğim araba anahtarımla ismail de bana söverek peşimden geliyordu koştura koştura. sinirimi çıkartmak istercesine asansörün düğmesine basıyordum, ama yok amına koyayım öyle bir sinir vardı ki şu an kendimi siksem geçmezdi. asansörün düğmesine kaç kere bastığımı bile bilmiyordum ama hâlâ gelmiyordu. en sonunda düğmenin üzerine yumruğumu geçirdim.
"siktiğimin asansörü bir şey de yolunda gitse şaşarım amına koyayım."
ismail kolumu tutmaya çalışıyordu ama şu an ne onu duyuyordum ne de anlıyordum. kolumu ellerinin arasından kurtarıp merdivenleri tırmanmaya başladım.
"lan allahın salağı 24 kat merdiven mi çıkacaksın piç?"
yok abi çıkacaktım o merdivenleri asansör gelmemişti isterse 40 kat olsun merdivenleri çıkacaktım işte. yirmi dört katı koşarak beş dakikada çıkmıştım ama içimdeki yangın sönmek yerine daha da artmıştı. peşimden ismail de asansörden inmişti, ben çağırınca gelmeyen asansör ismail'e gelmişti demek. evimin kapısını açıp içeriye girdim ismail de içeri girip kapıyı kapattı.
"yok oğlum senin beyninde bir sorun var. bence direkt olarak beynin yok dalağını sikeyim senin. hele şunun tipine bak ya çocuğun ağzına sıç sonra gel burada deli deli hareketler yap. ne zaman akıllanacaksın lan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fanfictionsemih'in, bu hayattaki tek gayesi barış'ın her anlamda gözde öğrencisi olmaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.