UYARI: bu bölümde +18 kısımlar olacaktır başlamadan önce tekrar uyarı yazısı koyarım, rahatsız olanlar o kısımları atlayıp diğer bölüme geçebilir, iyi okumalar.
barış'ın son mesajına görüldü atıp okul merdivenlerinden koştura koştura inmeye başladım. okul bahçesinde müdür yardımcısının karşısında ezik bir şekilde duran bertuğ'u görünce gülmemek için yanaklarımı ısırmaya başladım. salak çocuk büyük ihtimalle okulun bahçesinde telefonuyla oynadığı için azar işitiyordu. kantinden çıkan arda ve kenan ikilisinin arkasından giderek kollarımı omuzlarına attım.
"ne yapıyorsunuz lan bensiz?"
arda, saçlarımı karıştırıp belime sarıldı ve yürümeye devam ettik.
"salak bertuğ'un yanına gidecektim ama azar işittiğini görünce vazgeçtim kantine girip beklemeye karar verdim sonra bir baktım ki kenan da benim gibi düşünmüş."
sesli bir şekilde güldüm.
"iyi arkadaşlar seçtim ailem oldu."
gülüşmelerimiz eşliğinde hâlâ çocuk gibi azar işiten bertuğ'un yanına doğru ilerledik. bizi görünce çatık kaşlarını düzeltti ve el salladı. müdür yardımcısının da dikkatini çekmiş olacak ki o da dönüp bize baktı.
"hocam bakın bunlar da benim askerlik arkadaşlarım."
müdür yardımcısı ya sabır diyerek ellerini yukarı kaldırdı ve gökyüzüne baktı.
"oğlum daha fazla sinirlerimi tepeme çıkartma yürü evine mi gidiyorsun köyüne mi gidiyorsun gözüme gözükme."
durumu kurtarmak için kollarımı sardığım arkadaşlarımdan kollarımı kurtarıp bertuğ'un koluna yapıştım.
"hocam bu arkadaşımızın bazen kafası gidip geliyor da siz çok şey yapmayın. biliyoruz sizde de tansiyon var mazallah sinirlenirsiniz beyin kanaması geçirir vefat edersiniz allah korusun."
durumu kurtarayım derken daha da sıçtığımı son cümlemi söyleyince fark ettim, müdür yardımcısı tam ağzını açıyordu ki kenan kolumuzdan çekiştirmeye başlamıştı. sürüklendiğim için zar zor kafamı çevirip müdür yardımcımızın kızarmış yüzüne baktım.
"hocam vallahi kusura bakmayın ağzımdan kaçtı işte, yarın görüşürüz."
bertuğ, kafama vurunca önüme döndüm ve gülmeye başladım.
"ya siz ne salak adamlarsınız? hadi bertuğ seni anlarım hadi sana alıştık da. semih sana ne oluyor yavru kartalım?"
"ya ne bileyim adamı ilk defa yakından gördüm yakından bakınca daha net oldu her şey bu adam biz mezun olmadan ölür haberiniz olsun. o gözlerinin altını gördünüz mü ödüm koptu resmen."
bertuğ, koluma girip önden yürütmeye başlayınca ona ayak uydurmak zorunda kalmıştım.
"bu zeki insanlar bizim gibileri ne anlar boş ver yavru kartalım. sen çok haklı konuştun lan hem ağzı da ölü yemiş gibi kokuyordu biraz daha geç kalsaydınız okulun bahçesine bayılacaktım."
"hep yaşlılıktan bunlar."
arda ve kenan bize yetişmek için hızlanmıştı ve tam yanımızda yürümeye başlamışlardı. alışveriş merkezi neyse ki okula çok yakındı yürüyerek on beş dakika da gidebiliyorduk. sohbetler eşliğinde sonunda varabilmiştik. çantalarımızı cihaza bırakıp aramalarını bekledik. bertuğ ilk başta çantasını cihaza koymak istememişti zaten çantada sadece kitaplar var diye ama güvenlik görevlisi belindeki copla tehdit edince kuzu kuzu vermek zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fiksi Penggemarsemih'in, bu hayattaki tek gayesi barış'ın her anlamda gözde öğrencisi olmaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.