bu fice arka sokaklar ömrü verilmis gencler gecmis olsun bb
barıştan
şu an yatakta yorgunluktan neredeyse bayılmış sarı oğlanımı izliyordum, şu an o kadar masum ve savunmasız duruyordu ki. içime sokup saklayasım geliyordu onu. sabaha kadar onu çok yorduğumu fark etmiştim en sonunda dayanamayacağını söyleyip banyo yapmaya gitmişti, geldiğinde zar zor üzerine bir şeyler giyip geri yatağa girmişti. tabi o banyodayken bende yatağın nevresimlerini söküp kenara bırakmıştım, yeni nevresimlerin nerede olduğunu bilmiyordum. semih, yatağa yatar yatmaz uykuya dalmıştı. onun bu hallerine gülümseyip o koklamaya doyamadığım kendine has kokusunu içime çekerek kocaman bir öpücük kondurdum saçlarının arasına. o bu kadar cesur olmayıp aşkının peşinde koşmasaydı belki de şu an burada bile olmayacaktım, ona ve cesaretine ayrı bir hayranlığım vardı.
düşüncelerim arasında banyoya girmem gerektiğini hatırlayıp ayağa kalktım. onun hakkında hayranlık duyduğum bir başka şey vardı ki yaşadığı onca şeye rağmen asla pes etmeyi düşünmemişti. sevgiye en ihtiyaç duyduğu zamanlarda sevgisiz bırakılmıştı ama kimseden de sevgi dilenmemişti. arkadaşları semihi bebekleri gibi seviyordu ama o bir kere de çıkıp itiraz etmiyordu neden? çünkü bebek gibi ilgi görmek istiyordu hiç yaşamadığı için. kısaca ben 25 yıllık hayatım boyunca ilk defa birisine bu kadar çok hayranlık duyuyordum ve bundan da asla pişman değildim, aksine semihten öğrenmem gereken bir ton şey vardı.
kısa bir duşun ardından giymek için kıyafetlerimi aramaya başlamıştım, çıkardığım kıyafetleri giymek gibi bir huyum yoktu ama şu an buna mecburdum. sessiz bir şekilde kıyafetlerimi giyindim. bir anda telefonumun çalma sesiyle koşarak telefonumu açmaya gittim, semih'in uyanmasını istemiyordum. arayan müdür yardımcısıydı okul saati geçmiş olmalıydı.
"alo."
"alo barış alper yılmaz ile mi görüşüyorum?"
her telefonu açtığımda bu soruyu sormazsa bu adamın öleceğini düşünmeye başlıyordum yine beni yanıltmayıp aynı soruyu sorduğu için bir yıl daha ömür biçmiştim ona.
"evet erol bey benim, barış alper yılmaz ile görüşüyorsunuz."
"barış, acil okula gelmen gerekiyor."
gözlerimi devirip kendime bir bardak su doldurdum.
"şu an hiç müsait değilim erol bey çok önemli bir mevzu değilse telefonda söyler misiniz?"
telefonun diğer ucundaki adam derin bir nefes alıp verdi, son nefesidir diye çok korktum ilk beş saniye konuşana kadar.
"barış bey oğlum seni oğlum gibi sever sayarım ama hakkında çıkan dedikodulara bir son vermemiz gerekiyor."
kaşlarımı çatıp bir yere oturdum kuruyan dudaklarımı ıslatıp düşünmeye başladım. umarım korktuğum şey başıma gelmiyordur.
"ne dedikodusu erol bey? neler oluyor hiç anlamıyorum ki daha açık olur musunuz?"
iki üç kere öksürdü, ölme dedem ölme.
"senin ve öğrencimiz semih kılıçsoy hakkında çıkan dedikodular. söylenene göre siz sevgiliymişsiniz tövbe estağfurullah ama ben hiç inanmıyorum oğlum öyle şey olabilir mi ya? barış bey oğlum sadece okula gel ve müdüre bir açıklama yap yoksa yaptırımları olacak bu işin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fanfictionsemih'in, bu hayattaki tek gayesi barış'ın her anlamda gözde öğrencisi olmaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.