41

748 87 42
                                    

arkadasim bolum yaz diye darladigi icin tatil beldesinde bi kösede bölüm yazıyorum?? telefondan yazmaya calistigim icin italik yazıları ayarlayamadım neyse iyi okumalar


alışverişimizi uzun uğraşlar sonucu hallettikten sonra aldıklarımızı poşetleyip geri arabaya döndük. eve geldiğimizde poşetleri taşımama izin vermeyen sevgilim arabanın anahtarını bana uzatıp kilitlememi istemişti, o önden beni beklemeden eve gitmiş bende arabayı kilitleyip beş dakika sonra eve çıkabilmiştim.

"sevgilim sen aldıklarımızı yerleştir bende banyoya gireyim olur mu?"

olur anlamında kafamı sallayınca alnıma bir öpücük kondurup beni mutfakta tek bıraktı. tek tek poşetleri boşaltıp yerlerine yerleştirdim. telefonumun çalmasıyla elimdekileri bırakıp telefonuma yöneldim.

"alo bertuğ."

"efendim."

salak bertuğ sanki ben onu aramışım gibi cevap verince gözlerimi devirmeden edemedim.

"ne efendim bertuğ? sen aradın ya benim akıllı arkadaşım."

"he pardon ya bir anda açınca ne diyeceğimi şaşırdım. neyse bizim canımız sıkıldı da size okey oynamaya gelelim dedik ama takımları ayarlayamadık ve seni fasulye yapmaya karar verdik. ben barış hocayla takım oluyorum keremle de altay abi takım olacak, sende bizi izleyeceksin."

"oldu şerefsize bak sen fasulye ol lan kocamla ben takım olacağım. hem barış'ın seninle takım olacağını mı düşünüyorsun dangalak çocuk."

"kanka bak şimdi sana yer de ayarladım kocanın kucağında aynı fasulye gibi olacaksın. hadi yarım saate geliyoruz bir şey lazım mı?"

"yok bertuğ çabuk gelin ağzına vuracağım bir tane."

telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. barış, banyodan çıkmış olmalıydı ki su sesi kesilmişti. dolaptan abur cuburları çıkartıp demlikle de ocağa su koydum. ben her ne kadar çay insanı olmasam da diğerleri çayı çok seviyordu. tabakları çıkartıp abur cuburları boşaltmaya başladım. belime dolanan kollarla sıçrayıp elimden tabağı düşürüyordum ki son anda yakalayabilmiştim.

"ya sevgilim öyle sessiz sessiz gelinir mi? tabağı düşürüyordum."

gülümseyip dudaklarını boynuma yasladı ama öpmedi sadece dudaklarını gezdiriyordu boynumda. aynı anda benim yaptığım işe odaklanmam zor olduğu için kollarının varlığını unutmaya çalışıyordum.

"bu hazırlık ne sarı? yiyecek bir şeyler yapamadıysan ben yapardım şimdi karnını abur cuburla ağrıtma."

suratımın yan tarafında duran suratına öpücük kondurdum.

"bertuğ, altay abi ve kerem abi geliyormuş okey oynamaya balım. onlar için hazırlıyorum."

kollarını doladığı belimden çekip yan tarafıma geçti ve çattığı kaşlarıyla yüzüme bakmaya başladı.

"bunlar sensiz gün geçiremiyor mu ya? evlendiğimiz zaman onları evimize almayacağım."

elimdeki tabağı tezgaha bırakıp ona doğru döndüm ellerimi boynuna koyup kendime doğru çektim.

"hangi zaman dedin sevgilim?"

o da ellerini belime sarıp bedenlerimizin arasında boşluk bırakmayacak şekilde yaslamıştı.

"evlendiğimiz zaman dedim güzelim."

"hmm teklif gelmeden inanmam."

eğilip alnımdan başlayarak öpmeye başlamıştı ve her öpücüğünden sonra kelimelerini sıralıyordu.

kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin