43

629 79 69
                                    

semih'e teklif varmış, ferdi gitti, kerem gitti, filozof şenol trabzonun basina gecti yarrak kürek isler. biraz moral olur dedik milli ara moral falan kalmadi yerlerdeyiz. sigaram da bitmis marketler de kapali yani bu bolumden cok sey beklemeyin.

çocuklara bu konuyu bahsettiğimde etrafı birkaç gün gözlem yapmamı istemişlerdi. o günden sonra etrafa daha dikkatli bakıyordum ama bir şey yoktu. gerçekten de halüsinasyon görmüş olma ihtimalim artmış gözüküyordu. barış'a da belli etmemeye çalışıyordum ama o çoktan anlamış gibiydi sadece benim dile getirmemi bekliyordu. bende o adamdan başka bir iz görmediğim için hiç konusunu bile açmıyordum. şimdi sevmediğimiz ot burnumuzun dibinde biterdi tatilimizi mahvederdi.  

bertuğ'u hastaneye bıraktıktan sonra zar zor sakinleşip tatil için alışveriş yapmaya gitmiştik. o kadar içime sinmeyerek bir şeyler almıştım ki anlatamam. bertuğ'u öylece hastanede bırakmak kendimi kötü hissettirmişti ama barış bir sorun olmadığını rahatlamam gerektiğini söyleyince rahatlamıştım az da olsa. tatilden döndükten sonra ona sevdiği doncudan on tane don alıp gidecek ve gönlünü alacaktım biliyorum.

son hazırlıklarımızı da halledip çoktan çıkmıştık yola. gideceğimiz yer istanbul'un çıkışında kaldığı için biraz uzaktı ve gözlerimi dinlendirmek için çok güzel bir andı. ben sağ koltukta iyice yerime yerleşmiş kendime en rahat uyuma biçimini seçmeye çalışırken barış önündeki trafiğe küfrediyordu, bizim ideal ilişki. 

gece birkaç yaramazlık yaptığım için sabah erkenden uyanmak ikimiz için de zor olmuştu. barış'ın uykusu açılsın diye elime aldığım abur cuburları açtım ve içinden bir tane alarak ağzıma attım. 

"sevgilim benim uykum açılsın diye aldığın şeyleri sen mi yiyorsun cidden?"

"ne olmuş? yiyemez miyim? hem senin uykun baya açık baksana adamlara nasıl küfrediyorsun."

aslında dün gece her ne kadar onu çıldırtmış olsam da o da beni çıldırtmıştı ve biraz sinirliydim ona. o da yaptığı şeyi bildiği için çok da sorgulamıyordu. sonunda dayanamayıp kraker paketinden iki üç tane alarak barış'ın ağzına doğru uzattım. yüzüme bakmadan bana doğru eğildi ve uzattığım krakerleri ağzına alıp çiğnemeye başladı.

"hadi sen uyu melül melül bakıyorsun etrafa. ben zaten uyumam gelince uyandırırım seni, sarım."

"gözlerinin kapanacağını düşündüğün an uyandır beni tamam mı sevgilim?"

kafasını sallayıp elimi alıp dudaklarının üzerine koydu ve kocaman bir öpücük bıraktı. bende gülümseyip oturduğum koltuğa iyice yayıldım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. 

gözlerimi açtığımda barış'ın kollarının arasında olduğumu gördüm yerime iyice sinip uyumaya devam ettim sonra bedenimi yumuşak bir yere bırakıp üzerime pike olduğunu düşündüğüm bir şey örttü ve alnıma bir öpücük kondurup geri çekildi.

tam anlamıyla uyandığımda havanın kararmaya başladığını gördüm, ne zamandır uyuyordum hiç haberim bile yoktu. başıma giren ağrıyla kafamı iyice yastığa gömdüm sonra barış'ın ortalıklarda olmadığını fark edip geri kalktım. camdan gözüken kısımlarıyla alabildiğince denizi gören manzarası aklımı çalmıştı hemen. barış'ın nerede olduğunu öğrenmek için telefonumu almaya masanın yanına gidiyordum ki masanın üzerine yazılmış bir not gördüm ve elime aldım.

kalbimden tenime | semih kılıçsoy & barış a. yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin