22 - MAHVOLMUŞLARIN AŞKI

28 7 127
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, beni çok motive ediyor şimdiden teşekkürler. ❤️

Bölüm Şarkıları:  In the House In a Heartbeat – Remstage Music

                              Never Tear Us Apart – Bishop Briggs

DOLUNAY

Yavaş adımlarla Jasmine’in kapısından içeri girerken kulaklarımdaki uğultu bedenimin taşıyabildiği en hafif şeydi. Barın yanıp sönen ışıklarıyla gözlerimi kırpıştırırken vücudumun baştan aşağı titrediğini iliklerime kadar hissedebiliyordum.

Gri gözlerin şeytani bakışları zihnimden silinmiyordu. Gözlerimi her kapattığımda bana bakışıyla ürpertim yenileniyordu sanki. Söylediği cümleler kulaklarımda yankılanırken barın müziği bile onları bastırmaya gücü yetmiyordu.

“Sen çoktan yakalandın Dolunay. Özgürlüğün bu şehir kadar.”

Aylardır kendi ellerimle kurduğum düzeni, kendim için savaştığım özgürlüğümü bir çırpıda elimden alan bu cümle, bütün dengemi alt üst etmişti. Gözlerimden yaşlar akmasını bekledim. Çığlıklar atarak içimdeki acıyı, öfkeyi ve nefreti susturabilmeyi istedim.

Yapabildiğim tek şey susmaktı. Hayatın olağan akışında tıkılı kalmış, cümleleri aklımda bozuk plak gibi sarmaktan başka bir şey yapamazken boğazımdaki düğüm, daha da katlanıyordu.

Hayalet’in kuklalarından biri olduğumu aylardır fark etmemiş olmanın vardığı farkındalıkla, paranoyak halde gözlerim etrafı taradı.

“İzleniyoruz her zaman. Değil mi?”

Buradasın değil mi? Acınası halime bakarak zevkten dört köşe olmuş bir şekilde beni izliyorsun değil mi piç kurusu?

Nefes alışverişim daha da hızlanırken tırnaklarımla bar tezgahına tutundum. Vücudumdaki güç, Artem’i görmemle beraber beni terk etmişti. Başından beri hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bilincim bana haykırsa da bu kadar ileri düzeyde olabileceğini düşünmemiştim.

Kaçmamıştım. O sadece kafesin kapısını açık bırakmıştı. Dışarı çıkan ben olsam da onun rızası olmadan bunu yapamayacaktım.

Sakladığım çatal, mahzende kimsenin olmayışı, eve geldiğimde Jasmine’i bulmam, Berkan’ın ölümü, mezarlıktaki çatışma, evimdeki adamlarla yaşadığım katliam, hedera, benim burnumun dibine kadar gelip öylece bırakıp gitmesi, müzayedede kendi gücümle ordaymışım gibi arşivleri didik didik etmem…

Bütün yaşadığım her şey zihnimde bir zincirin halkaları gibi gözlerimin önüne gelmesiyle dizlerimdeki gücü kaybettim. Yıkılmamak için bar sandalyesine yaslanırken dikkat çekmemeye çalışıyordum.

Her şeyi o istemişti.

Bunların hepsi, o istediği için olmuştu. Bize senaryoyu vermeden, istediği şekilde perde arkasından müdahalelerde bulunarak istediği oyunu oynamamızı sağlamıştı. Arada iplerimizi çekiştirmiş, kendini hatırlatmıştı.

Amacı, beni öldürmek değildi. Başından beri olmamıştı belki de. Kendi istediği şekilde kullanabileceği bir piyon bulmuş, onu oyunun sonuna kadar kullanacağından emin olmaya çalışmıştı.

Peki neden?

Ben Hayalet için neydim?

Maskenin arkasındaki gözleriyle göz göze gelmişim gibi sıçrarken barmenin bana seslendiğini fark etmemiştim bile. Korku dolu gözlerle ona bakarken onun ise kaşları çatılmıştı. “İstediğin bir şey var mı?” Onu başımdan savmak istiyordum. “Getirebildiğin kadar tekila shot getir.” Bu dediğimi ikiletmeden giderken gözlerini benden ayırmadı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TRİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin