Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin! İyi okumalar!
Şarkı: Neuvillette Theme, To the Stars Shining in Depths, tnbee.
Gecenin ve kışın getirdiği soğuk, elbisemin içinde titrememe neden oluyordu. Arabayla tünelin girişine doğru yol alırken Ateş ile aramızda sessizlik hakimdi. Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
"Oradan sağ çıkacağınızı söyle bana. Bana söz ver."
Rüzgar'ın sesi kulaklarımda yine yankılanırken nefesimin kesildi. Açık avuçlarımdaki damarlara bakarken aklımdan bin bir ihtimal geçiyordu.
Şeytanın inine gidiyorduk ve o sadece tek başına değildi.
Gözlerim Ateş'in dağınık saçlarında dolaşırken üzerindeki takımı inceledim. Tamamının siyah olmasını beklerken bu sefer beyaz gömlek, blazer ceket ve siyah kumaş pantolonla beni şaşırtmıştı. Birazcık. Onun yanında kan kırmızı elbisemle aşırı dikkat çekeceğimin farkındaydım. Bacaklarıma taktığım bıçakların buz gibi hissiyatı beni canlı tutarken Ateş görünüşte aşırı rahat gözüküyordu.
Bir savaş ilan etmeye gitmiyormuşuz gibi rahat oturuşu beni de rahatlamaya teşvik ediyordu.
Tünelin sonuna doğru yaklaştığımızda "Torpidoyu açar mısın?" diye fısıldadı usulca. Emrini direkt yerine getirip torpidoyu açtığımda yeni bir altıpatlar buldum orada. Kabzasından tutup ona verirken o silahı rahatça beline yerleştirdi. Tünelin önünde sıra vardı. Sıra yavaş yavaş ilerken arka pencereye doğru yan bir bakış attım. Gelen arabaları gördükçe bu müzayedenin küçük bir müzayede olmadığı, zihnimde bir kere daha altı çizildi. Araba dururken sıranın ilerlemesini bekliyorduk. İkimiz de konuşmazken beynimde planı tekrar gözden geçirdim.
Binaya giriş yap, bir süre dur, müzayede başladığında tuvalete gitmek için sol koridora yönel. Biri senin peşinden gelirse izini kaybettir ve en yakındaki pencereden üst kata tırman.
Düşündükçe heyecandan ve gerginlikten ellerimin titremesine engel olamıyordum. Tırnaklarımı avuçlarıma geçirirken gözlerim onun dövmelerinden birinde takılı kaldı. Sessizlik daha çok gerilmeme sebep oluyordu.
"Daha fazla silaha ihtiyacımız olursa-" Gözleri benim sözümü kesmek istercesine bana doğru çevrildi. "Senin o bıçaklar dışında bir silaha ihtiyacın olmayacak." Kızıl kahve gözleri benim yeşil gözlerime dikildi. "Seni öyle bir anda koruyacak kişi benim." Ses tonu gergindi. "Silaha ihtiyacın olmayacak şekilde seni çalıştırdım zaten günlerce unuttun mu?" Dudakları kıvrılırken gözlerim oraya çevrildi.
Bana o antrenmanı hatırlatma Ateş. Yoksa bu sefer ben duramam.
Bakışlarımızı bölen şey arkadan gelen korna sesiydi. Ateş sıranın ilerlemesiyle arabayı tekrardan çalıştırırken etrafımı inceliyordum. Tünelin girişine geldiğimde iki kişi duruyordu. Ateş, arabanın iki taraftan camını indirirken adamların yüzündeki maske ve siyahların içinde oluşu, beni direkt 23 Mart'a götürdü.
Çemberin ortasında hepsinin gözleri benim üzerimdeydi.
Adamlar ikimize de yaklaşırken ellerim elbisemi sıkıyordu. Omuzlarımı dikleştirdim. Seni tanımayacaklar Dolunay. Bu plan başlamadan bitmeyecek. Ateş'in tarafındaki direkt elindeki cihazı çipe doğru tuttu. Benim tarafımdaki ise ona doğru dönmemi bekledi. Sol tarafıma doğru dönerken gözlerim yüzünü inceliyordu. Onun gözleri ise çipimdeydi. Oradaki ağrı kendini belli edercesine zonklarken dişlerimi sıktım. Bir süre bir sessizlik oldu. Ateş'le birbirimize bakıyorduk. Gözlerindeki ifadeden bu işin bu kadar uzun sürmemesi gerektiğini anlamıştım. Bir şeyler ters gidiyordu. Ateş tıslarcasına fısıldadı. "Bu işlem neden bu kadar uzun sürüyor? Okuyucuyu bize yollandığınızda hemen halletmiştik." Bunu öyle bir rahatlıkla söylemişti ki içimden gurur duydum performansına. Adam ise ona cevabını geciktirmedi. "Güvenlik testlerinden geçiyorsunuz. Bu hep aldığımız bir önlem." Gözleri ikimize çevrildi. "Sanırım bu müzayedeye ilk kez katılıyorsunuz." Sertçe yutkunurken Ateş'in o soruyu sormamasını dilercesine ona baktım. Buna karşılık yanımdaki adam diğerine cevap verdi. "Alt gruplardan demek ki müzayede bütçesini anca aşanlar olmuş. Enteresan." Ateş'in çenesinin kasıldığını gördüğümde kaşlarım daha da çatıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRİA
AcciónHayatındaki neredeyse her şeyini yitirmiş, bir umut kırıntısına takılıp onun peşinden cehenneme yürüyen bir kız. En sevdiği insanı bir kumpasta kaybedip intikam almaya yemin etmiş bir adam. Ve onlarla Tria'da kukla gibi oynayan bir Hayalet. Bu şehir...