3- İŞARET

850 70 199
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı eksik etmeyin şimdiden teşekkürler.


Dünya değişmişti. Gelişmenin ötesindeydi çoğu şey. Teknolojinin beraberinde getirdiği çağ, akıl almaz derecede ilerliyordu. Her ne kadar ilerlesek de bu dünyada da zaman, elle tutulabilir bir şey değildi. Bazı şeyleri geri alabilmek mümkün değildi. Zaman kavramına hala bir çözüm bulunamamıştı. Akıp gidiyordu ve hiçbir zaman sana yeterli gelmiyordu. Zamanı unutmak için herkes bir şeyin kölesi olmuştu. Para. Güç. Aşk.

İntikam.

İnsan bir şeylere bağlı kalmadan geçiremiyordu hayatını. Rutin süren bir yaşam çoğu insanın hayali değildi belki de bu dünyada. Her gün bir yenilik, bir macera istemek bencilce gelebilirdi ama yaşamın anlamına varabilmek için buna tutunmak istiyordu insan. Bense rutin bir hayat istiyordum. Evimde oturup, sevdiğim insanlarla beraber güvende olmak istiyordum. Ama hayat gerçekleri öğrenmeden bunu istememin saçma olduğunu fısıldıyordu kulağıma. Buna sahip olabilirdim belki ama hep bir şeyler yerine tam olarak oturmayacaktı. Eksik hissedecektim.

Ben bunu bir kenara atıp gerçeğin peşinden koşmayı seçtim. Bana sunulan o mükemmel gözüken hayatı sildim aklımdan. İyi hissederim sanmıştım. Ellerimdeki kan, bunun böyle olmayacağını bana o zaman söylemişti.

Bunlara rağmen vazgeçemezdim. Çok fazla hayalim vardı. Her gün, buz tutmuş uçsuz bucaksız bir denizin üzerinde yürür gibi yaşamaya başlamıştım hayatı. Yavaş yavaş yürümeliydim. Hızlandığım an ayağımın altındaki buzun çatlaması bir olurdu. Buna bu kadar alışmışken şimdi kapana kısılmıştım çünkü zaman geçmiş, o buz erimeye başlamıştı. Düşünmem gerekiyordu bir çıkış bulabilmek için.

Bunlar için de zamana ihtiyacım vardı.

1 saat. 60 dakika. 3600 saniye.

Rüzgar'ın cümlesiyle birlikte beynimde dönen sayılar, durmuyordu. Buradan kaçmamın kolay olacağını zaten düşünmüyordum ama bu kadar boktan bir durumda olacağımızı da tahmin etmemiştim.

Rüzgar, sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki beni teselli etmeye çalıştı. "Bu, Tria sınırlarından çıktıktan sonra geçerli olacak bir süre. Mezarlığın konumuna en yakın sınıra gideriz, orada geri sayımı başlatırım. Kazanabildiğimiz kadar zaman kazanırız böylece." Tria'nın sınırları, merkezi dışında aşırı belirsizdi. İnsanlar ölmekten korktuğu için şehrin dışına çıkamıyorlardı.

Bir hapishane gibi. Sadece bir macera aramak için, merak ettiğin için buraya düşersen bunun bedeli bütün hayatındı. Acımasızdı burası. Hayatını senden izinsiz alırdı ve özgür olmak için bütün bilgilerini, sırlarını, benliğini ona satarak onu kurtarabilirdin. Hiçbir şeyi saklamana izin vermezlerdi. Her şey onların ellerindeydi. Bu sistem nasıl işliyordu bilmiyordum ama bir şehir olarak kalmıyordu.

Bu öyle bir tehlikeydi ki bir ülke haline bile gelebilirdi. Bunu durdurmam lazımdı. Önceliğim Güneş'ti ama asıl amacım bu sistemi çökertmekti. Köklü olması bunu bir o kadar zorluyordu.

"Yine de imkansız." Sesimdeki umutsuzluğu ikimiz de iliklerimize kadar hissettik. Başını iki yana salladı. "Zor ama imkansız değil." Bir yol bulmaya çalışıyordum. İki kişi onu gömemezdik. Rüzgar zaten cılızdı, benim ise gücüm şu an buna yeter miydi bilmiyordum. Deniz'in tavrı ve siniri gelmesini engellerdi. Ateş zaten gelmezdi. Bahar hakkında bir fikrim yoktu ama Alev'in kendini Berkan için riske atacağını düşünmüyordum.

"Bunu iki kişi halledemeyiz. Ama daha fazla kişi olmamız daha büyük tehlike demek. İkimizin buna-" Parmağımla hem onu hem kendimi gösterdim. "Gücü yetmez." Rüzgar'ın kaşları anında çatıldı. Onu bu konudaki acı gerçeği göstermeye çalışıyordum ama beni dinlemek istemiyor gibiydi. "Bu laflar gerçekten senin ağzından mı çıkıyor yoksa beni vazgeçirmek için mi bunu yapmaya çalışıyorsun?" Koltuğu sertçe geriye itti ve hışımla ayağa kalktı. "Ben senin yanında olacağım dediysem olacağım. Beni vazgeçiremezsin Dolunay."

TRİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin