5- HEDERANIN ETKİSİ

620 49 184
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin, şimdiden teşekkür ederim. 💖


4 SENE ÖNCE

KAZA GÜNÜ

Kendime karşı olan güvensizliğimin kaynağı nereden geliyordu? Bu belki de 21 yaşında bir birey olduğum içindi ya da kendimi keşfetmeye çıkmaya duyduğum korkudandı, bilmiyordum. Ama 18 yaşında olan kız kardeşimin kendinden daha emin oluşu, bunun yaştan kaynaklı olmadığını, aslında yaşadıklarımızın tezatlığından kaynaklandığını fısıldıyordu bana usulca.

Odanın ortasında dördümüz öylece dururken ve annem yine sinirini benden çıkartırken Güneş benim elimi tutuyordu. "Anne onun bir suçu yok." Parmaklarını benimkilere geçirdi ve sıktı. Benim parmaklarımsa öylece havada kaldı. "Arabayı ben sürüyordum. Benim hatam. Ablam sadece-"

"Gökçe direksiyonu sana vermemeliydi. Ya başına bir şey gelseydi? O zaman ne olacaktı?"

Başına.

Umurunda olan sadece oydu.

"Anne gerçekten öyle bir duruma sokar mı beni ablam? Endişeni anlıyorum ama-"

"Aması yok Güneş. Seni ablana emanet ederken aklımda hep bir endişe olmasının suçlusu sen değilsin, ablan. Sana sahip çıkmasını bilecek ve her ihtimali göz önünde bulundurmak zorunda." Gözleri bana doğru çevrildi. "Kızım senin yanındayken bir kere düzgün bir olay yaşasa bunların hiçbiri konuşulmayacaktı." Çenem sinirden titrerken Güneş'in elini sıktım. Başı bana doğru döndü ama daha da sıkmaya devam ettim. "Bugün önemli bir davet var ve bunu biliyordun Gökçe. Babanın milletvekili oluşunu gölgelemek için mi bunu yaptın?" Güneş'in elini sıkarak onun canını yaktığımı biliyordum ama sesini çıkarmıyordu. Ben cevap vermedikçe Güneş araya girmeye çalışıyordu ama annem her zamanki gibi onu duymazdan geliyor, direkt bana saldırıyordu.

"Suçlu olduğunu bildiğin için susuyorsun değil mi? Özür dilesen de bir şey değişmeyecek. Olan oldu çünkü." Sonra cevapsız kalışımdan sıkılmış olacak ki gözlerini devirdi ve merdivenleri gösterdi. "Davet için hazırlanmaya gidin şimdi. Elbiseleriniz yataklarınızın üzerinde. Güneş senin için istediğin gece mavisi elbise-"

"Anne yavaş gidiyorduk ve lastik sebepsiz yere patladı. İkimiz de iyiyiz." Sesimdeki soğukluk bütün ortamı sessizleştirdi. Güneş'in adını anmasıyla beraber sözünü kesmem onu şaşırtmış olacak ki kaşları çatıldı. Onun sözünü kesmemin verdiği cesaretle buz gibi bir ifadeyle ona baktım. "Gerçi benim bir önemim yok, Güneş'in iyi olması yeter sana, haksız mıyım?" Annemin bana olan bakışları sertleşti ama ben geri çekilmedim. "Zaten direksiyonda ben olsaydım tepkin çok değişik olacakmış gibi konuşuyorsun ama durum bu değil, değil mi?" Kaşları daha da çatılamazmış gibi bakışları gözlerimi delerken kendimi durdurmadım. "O zaman da lastiği benim ne yaparak patlattığımı söyleyip bana bağıracaktın. Bir şey değişmedi yani." Güneş'in elini elimden çekerken sinirden titrememi görmezden geldim. "Bu evde beni haklı bulabileceğin hiçbir konu yok senin için. Sadece sosyetik ailelere vitrin camından mal gösterir gibi ikimizi yan yana dizer, hava atarsın."

"Gökçe sınırı aşma." Babamın bıçak gibi keskin sözüne karşılık bağırdım. "Senin pozisyonunu kullanarak millete gösteri yaparken ve bunun için bizi kullanırken sınır aşılmıyor ama ben bu konuda isyan edince mi sınır aşılıyor baba?" Annemin üzerine yürürken Güneş kolumdan tuttu ama silkeledim. "Senin paran, senin pozisyonun, senin yardımsever olduğunu kanıtlayacak evlatlık kızın ve babamın şu anki pozisyona gelebilmek için başkasına anlaşma olarak sunduğun kendi kızın." Son dediğime kaşları kalkarken sinirle kahkaha attım. "Nereden öğrendiğimi düşünüyorsun değil mi? Benim arkamdan, bana sormadan, benimle ilgili kararlar verebileceğini sanarak o kadar kendini kandırmışsın ki kör olmuşsun sen anne!"

TRİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin