Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, benim için çok değerliler, şimdiden teşekkürler!
Bölüm şarkısı: Rondo Across Countless Kalpas – HOYO-MIX
DOLUNAY
Arabanın içinde sağ bacağımı ritmik bir şekilde sallarken gözlerim Tria'nın göz alıcı sokaklarının neon ışıklarında dolanıyordu. Gerginliğimi saklamaya çalışsam da bir faydası olmayacağını biliyordum.
Kurtlar sofrasına gidiyorduk sadece, başka bir şey değildi.
Kalp atışlarımı düzene sokmaya çalışırken Rüzgar yanımda bana bakıyordu. O da benden farksız değildi. Sadece saklamak konusunda iyiydi.
Barın kenarında margaritamı içerken alkolün midemi yakmasından zevk alıyordum. Jasmine'in eski halinden daha da canlı olan ortamına gülümsemeden edemedim. Canlı müzikle beraber ortam daha da hareketlenirken müziğin tadını çıkartıyordum. Üzerimde siyah, straplez, uzun ve yırtmaçlı bir elbise vardı. Siyah dalgalı saçlarımla uyumlu olması için bunu seçmiştik Rüzgar'la beraber. Gözlerim ana kapının oraya döndü. O nerede kalmıştı? Düşünceme karşılık omuz silktim. Onun haftalardır benden çok beklediği bir geceydi bu. Buna layık olmak için hazırlanmanın dozunu kaçırmıştı sanırım.
Etraftaki herkes eğlencenin tadını çıkarırken uzun süredir buna ihtiyacım olduğunu fark ettim. Hiçbir şey yapmadan, sadece ortamı izleyerek kendimi şımartmayı özlemiştim. Margaritamın son yudumunu alıp üzerindeki zeytini kürdanından tek hamleyle dişlerimi geçirerek yerken barmene döndüm. "Bir tane daha lütfen." Barmen başıyla beni onaylarken gözlerim sahnenin hemen üstündeki locaya kaydı. Ateş Jasmine'in saldırısından sonra böyle bir loca kurmanın daha iyi olacağına karar vermişti. Pencerenin arkasında onun silüetini görürken onun tetikte oluşunu düşündükçe daha da hak veriyordum.
Bir hamle bekliyor gibiydi. Tekrardan düzeninin bozulmasından korkuyordu. Haksız da sayılmazdı. Şu ana kadar bir şey olmamış olması, bir daha olmayacağı anlamına gelmiyordu sonuçta.
Barmenin margaritamı getirdiğini zannederek arkama dönmemle kapıdaki korumalardan birisiyle karşılaştım. Kaşlarımı çattım. "Bir sorun mu var?" Boylu poslu yapısı yüzünden gözlerine bakmak için başımı yukarı kaldırmam gerekmişti. Adam başını iki yana salladı. "Poyraz Bey sizi çağırmamı istedi. Kendisi dışarda sizi bekliyor." Bu dediğine karşılık gözlerim anlık olarak locadaki Ateş'e gitti. Onu orada göremedim. Ofise, işlerini halletmeye gitmişti demek ki.
Karşımdaki koruma gözlerimin içine bakarken onu onaylamaktan başka bir şey gelmedi elimden. Eliyle beni geçirircesine "Buyrun." dediğinde arkamdaki locaya tekrardan baktım. İçimdeki şüphenin artmasını engellemek için derin bir nefes aldım. Çağrılmam bir şey olduğu anlamına gelmiyordu sonuçta. Hemen bakıp gelecektim.
Bugün Ateş'i yalnız bırakmak istemiyordum. Ne olur ne olmaz aşağıda olmamın onun varlığına iyi geleceğini düşünmüştüm. O yüzden böyle bir karar almıştık. Şimdi kendisi de ortada yoksa bunu bildirmem gerekir miydi? Bunu daha sonra iş ciddileşirse düşünecektim.
Yavaş adımlarla Jasmine'den çıkarken Deniz'le gözlerimiz kesişti. Gidişime anlam veremezcesine bakarken onu umursamadan yanından geçtik korumayla beraber. Beni yan sokaktaki bir arabanın önüne doğru götürürken topuklu ayakkabılarım sokakta yankılanıyordu. Sertçe yutkundum. Köşede arabasıyla beraber Poyraz ve Rüzgar'ı gördüğümde tuttuğum nefesi dışarıya verdim. Onlara doğru hareketlenirken "Bu gizeme gerçekten gerek var mıydı?" diye sitem ettim. Poyraz yanımdaki korumaya "Biz gelene kadar içeriyi kontrol altında tut. Yokluğumuzu idare et." diye direttiğinde koruma başıyla onayladı. "Baktın olmadı, konuyu benim üzerime at ve aradan çekil." Koruma "Baş üstüne." diyerek yanımızdan ayrılırken gözlerim Rüzgar'dan açıklama beklercesine bakıyordu. Rüzgar ise sadece beni kolumdan tuttu."Bir yere gitmemiz lazım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRİA
ActionHayatındaki neredeyse her şeyini yitirmiş, bir umut kırıntısına takılıp onun peşinden cehenneme yürüyen bir kız. En sevdiği insanı bir kumpasta kaybedip intikam almaya yemin etmiş bir adam. Ve onlarla Tria'da kukla gibi oynayan bir Hayalet. Bu şehir...