Uyanıp penceremi açtığımda yüzüme vuran bahar rüzgârıyla gülümsedim. Mayıs ayına yeni girdiğimiz bugünlerde tek özlemim Yiğit oluyordu.
En son iki hafta önce görüşmüş, acil bir işi çıktığı için şehir dışına çıkması gerektiğini söylemişti.
Giderken telefon numarasını bırakmıştı ama kızlık prensiplerine uyarak ilk mesajın onun atmasını beklemiştim. Allahtan o da beni fazla bekletmemiş doğum günüme kadar geleceğini söylemişti. Ne yalan söyleyeyim unutmamış olması gururumu okşamıştı.
Yiğit ile sevgili değildik. Arkadaş da değildik. O bana "hatun, fıstık ..." tarzı ithamlarda bulunuyordu ben ise ona daha çok "Yiğit ve öküz" tarzı ithamlarda bulunuyordum. Bazen o bende kalıyordu bazen ise ben onda. Bu kadardık ama işte.
Birbirimize iyi geliyorduk ama ben ne olduğumuz konusunda kesin bir karara varamamıştım.
Haftalardır bugünü bekliyordum. Mayıs'ın 23'ü. Doğum günümdeydik.
Dün gece Yiğit beni aramış bugüne geleceğini ve arkadaşlarıyla beni tanıştıracağını söylemişti. Belki o gün bugündür?
Hey gençler işte karşınızda sevgilim, Elif. Sizinle tanıştırmak için sabırsızlanıyorum.
Yiğit tabiki böyle bir şey demeyecekti ama insan umut ediyordu işte.
Saat daha erken olduğu için banyoda keyif yapmaya karar verdim. Güzelce kurulandıktan sonra kıyafet dolabımın karşısına geçtim. Bu gece çok güzel olmalıydım.
Yiğit çok eğleneceğimizi, bir şeyler içip takılacağımızı söylemişti. Onun bu söylediklerine göre bara gidiyor olma ihtimalimiz yüksekti. Bu yüzden bende barda giyilecek tarzda olan elbiselerime bakmaya başlamıştım.
En son mürdüm rengi derin sırt dekoltesi olan mini bir elbisede karar kıldım. Bileğime taktığım metal bilekliklerim, gri ağırlıklı makyajım, elbisemle aynı renk olan bir ruj ve siyah topuklu ayakkabı ve çantamla hazırdım. Saçlarımı ise önlerden örerek arkada atkuyruğu yapmıştım. Derin sırt detayının çıkması bu gece için önemliydi.
Üzerime aldığım trençkotumla dekolteyi gizlemiştim. Yiğit'in bunu orada görmesini istiyordum. Her şeyimle hazır olduğumda telefonuma gelen mesajla Yiğit'in evin önünde olduğunu anladım.
Yiğit son model arabasına yaslanmış açık mavi bir gömlek, kahve bir kemer ve kot pantolonu ile çok yakışıklı görünüyordu. Tanrım!
Gerçekten özlemiştim. Gülümsemem yüzüme yayıldığında ona doğru yürümeye başladım. Kollarımı beline doladığımda o muhteşem kokusuyla karşı karşıya geldim.
"Muhteşem olmuşsun. Arkadaşlarımla seni tanıştırmaktan vazgeçmek üzereyim." dedi Yiğit.
Ayrıldığımızda kaşlarımı kaldırdım. Anlamamıştım.
"Benim olanların insanlar tarafından beğenilmesine pek iyi bakmıyorum." dedi göz kırparak.
Utanmıştım. Benim olan... Yiğit böyleydi işte. İki kelimeyle gelir sizi alaşağı ederdi.
Kapımı açıp içeri girmeme yardımcı olduktan sonra yola koyulduk. Kaç defa nereye gittiğimizi sorsam da sabırlı olmamı istemişti Yiğit. Bende daha fazla ısrar etmemiş yolu izlemeye koyulmuştum.
Bir saat kadar bir sürenin sonunda arabayı park etti Yiğit. Burası tahmin ettiğim gibi bir bardı. Ama daha çok zenginlerin takıldığı bir bar olduğuna bahse girebilirdim.
İçeri girerken Yiğit elini belime koymuş beni kendisine çekmişti. Kapıdaki görevliler trençkotumu istediklerinde bir an tereddüt ettim. Kızar mıydı acaba?