Yiğit'in beni sevdiğini söylemesi üzerinden tamı tamına 32 saat 27 dakika geçmişti. Bu normal bir seni seviyorum değildi ama Yiğit de normal değildi. O yüzden buna çok takılmamıştım.
Akşam üzeri biraz takılmak için Serkan'lar bizi dışarı davet etmişlerdi. BİZİ. Aklı olan her insan Yiğit ve benim biz olduğumuzu anlardı zaten. Bu kadar geç anlaşılmış olması beni huzursuz etmişti tabi ama ikimiz bildikten sonra ortada sorun falan kalmıyordu.
Yataktan doğrulup banyoya gittiğimde Yiğit hala uyuyordu. Ağlamayı bıraktığım için göz altındaki kızarıklıklarım da azalmıştı. Genel olarak iyi görünüyordum. Hızlıca soğuk bir duş alıp çok tatlı olduğunu düşündüğüm pandalı elbisemi üzerime geçirdim.
Kahvaltıyı hazırlarken bugünü düşünüyordum. Serkan denize falan gireceğimizi söylemişti. Uzun zamandır yüzmüyordum ama küçükken hep iyi bir yüzücüydüm. Unutmuş olma gibi bir ihtimalim yoktu inşallah.
Aklıma bir anda Yaprak geldi. Kızın adını her duyduğumda gülesim geliyordu. Tövbe tövbe. Şimdi bütün sahil boyunca kendini göstermeye çalışacaktı. Allah için fiziği vardı. Gösterecekse de haklıydı bu konuda. Ama bende onun aşağısında kalmayacaktım elbette. Kırmızı bir bikini almıştım kendime belki bir gün giyerim diye kısmet bugüneymiş.
Kendi kendime gülerken bir anda içeri Yiğit girdi.
"Hayırdır? Pek enerjik görünüyorsun bu sabah, ne bu neşe?" dedi o da gülerek.
"Hiç, yok bir şey. Öylesine." dedim kıvırmaya çalışarak.
"Bikini falan giyebileceğini hayal ettiğinden dolayı değil yani?" dedi kaşlarını kaldırarak.
E, yuh ama artık! Alnımda falan yazı mı çıkıyordu benim zihnimde düşünceler dolaştıkça?
"Yok canım ne alakası var ben sevmem zaten öyle."
YALAN. KÜLLİYEN YALAN. Giyecektim elbette. Yiğit'in bunu orada öğrenmesinde sakınca yoktu bence. İnşallah.
"İyi. Kahvaltıda bunlar mı var?" dedi sofradaki zeytin peynire bakarken.
"Senin o bunlar dediğin şeyleri insanlar zor buluyor ama Bay Çokbilmiş. Market alışverişi yapamamıştım malum seninle kalıyordum o yüzden bugünlük idare edeceksin." dedim sesimin kararlı çıkmasına özen göstererek.
Yiğit de uyku sersemi olacak ki benimle itişmeye girmemiş usulca kahvaltısını etmişti. İşini bitirdiğinde bulaşığı yine bana kitlemiş eve gidip üstünü değiştireceğini söylemişti. 2 saate de hazır olmamı söylemeyi de unutmamıştı elbette.
Mutfaktaki işlerimi halledince bikiniyi koyduğum yeri aramaya başladım. Üst kısmı saçaklı sütyen tarzı bir modeldeydi. Alt kısım ise yanlardan bağcıklıydı. Hızlıca üzerimi değiştirip aynadaki yansımama bakmıştım. Gayet... Ateşli görünüyordum. Vücudumdaki dövmeleri ilk kez Yiğit ve Sezgin Beyden başka birileri görecekti.
Dolaptan bulduğum çiçekli bir elbise ile üstümü kapatmıştım. Deniz havlumu, güneş kremimi, tarağımı ve birkaç özel eşyamı daha aldıktan sonra ayağıma sandaletlerimi geçirmiştim. Saçlarımı yine açık bırakmıştım. Evden çıkıp aşağıda yaklaşık beş dakika bekledikten sonra Yiğit'in dakikliğine bir kez daha hayran kalmıştım.
Arabadan indiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Mavi bir şort ve beyaz V yaka bir yarım kollu tişört giymişti. Gözüne taktığı siyah gözlükleri ve ayağındaki kahve sandaletleri ile muhteşemdi. Bugün onun yanına dişi bir sinek bile getirmemem gerektiğini aklıma not etmeyi ihmal etmedim.