Bölüm 18.

306 50 3
                                    

Seni her gece sanki son geceymişcesine seviyorum.

_________

Bahçeden içeri girdiğimiz andan itibaren anneannem ve diğerleri tamamen Mirlan ile ilgileniyorlardı. Onun buraya 7 sene sonra gelmesini elbette kimse beklemiyordu ama onu da bu kadar sık boğaz etmelerine gerek yoktu. Mirlansa bundan tamamen memnun görünüyordu. Hepisiyle gülümseyerek konuşuyor, en çok dikkatini anneanneme veriyordu.

Somurtarak kenarda durduğumu gören Çağla, "Sevgilinin bütün ilgiyi almış olmasını kıskandın mı?" diye sordu gülerek.

Mirlan'a bir anlık sevgilim demesi beni hazırlıksız yakalamıştı. Fakat onlara gerçeği anlatmak yerine, barıştınız sorusuna sessiz kaldığım için onay vermiş gibi olmuştum. Sonuçta bir şeye sessiz kalmakta bir yerde onaylamaktı. Bunu açığa kavuşturmama gerek yoktu. Varsın bir hafta boyunca hepsi bizi barışmış saysın.

Kafamı sallayarak, "Hayır, ne alakası var be?" diye karşılık verdim ona.

Bu dediğime daha çok gülerken, "O zaman sevgilinin bütün dikkatini onlara vermesini kıskanıyorsun." dedi bu sefer.

Ona gözlerimi devirirken kolundan geriye doğru ittim. Hâlâ gülmeye devam ettiğinde ben de bakışlarımı tekrar onlara çevirdim.

Anneannem Mirlan'ın karşısında otururken, "Anlat canım, ne zaman görüştünüz tekrar, ne zaman barıştınız?" diye sordu.

Mirlan'ın bakışları bu sefer arka tarafa çevrilerek beni bulmuştu. Çağla'nın yanında koltukta oturduğumu gördüğünde dudaklarına bir gülümseme kondurdu. Fazla dikkat çekmemesi için bu sefer ben de onun gülümsemesine karşılık verdim. İstediğini almış gibi önüne dönerken, "Aslında biraz tesadüfle başladı. Bir ay önce Sevgi ve ben tesadüfen bir düğünde karşılaştık." diye başladı.

Yanımda oturan Çağla bunu duyduğunda, "Merve'nin düğününe mü?" diye sordu.

Dikkatler bize doğru çevrildiğinde kafamı sallayarak onayladım. Anneannem, "Merve ikinizin de ortak arkadaşı sanıyordum. Bu nasıl gelişti ki?" diye sordu.

Mirlan'ın gülümsemesi bu soruyla daha da büyürken, "Aslında Merve Sevgi de orada olacak diye beni davet etmemişti. Fakat onun eşi Hakan benim danışmanımdı. Doğrusu düğüne gidine kadar ben de bilmiyordum. İşte böyle bir tesadüf." diye cevap verdi.

Herkesten şaşkınlık dolu nidalar yükselirken anneannem sessiz kalıp, sadece gülümseyerek Mirlan'a ve bana bakıyordu. Uzanıp Mirlan'ın elini tutarken, "Biliyordum aslında. Bir gün tekrardan nasıl olursa olsun bir araya geleceğinizi biliyordum." dedi.

Mirlan elini onun elinin üzerine koyarken buruk bir gülümseme ile kafasını sallamıştı sadece. Anneannem kafasını kaldırıp, arkada duran beni eliyle göstererek, "Daha küçük bir çocukken senin elinden tutup, buraya getirdiğinde bunun sıradan bir sevgililikten fazlası olduğunu biliyordum." dedi.

O günler aklıma geldiğinde gülümsedim. Yanımda oturan Çağla da gülerek omzunu omzuma çarpmıştı. Bakışlarını ona çevirdiğimde o da benim gibi güldü. Anneannem, "Neden ayrıldığınızı bize söylemedi, ama ben yinede tekrar birlikte olacağınızı biliyordum. Bazen kaderin gerçekten var olduğunu kabul etmek gerekiyor. Onun seni yönlendirmesine izin vermek gerekiyor." dedi.

Bakışlarım onun bu dediğiyle Mirlan'a çevrildi. Mirlan yüzünden sakin bir ifadeyle anneanneme bakıyor, onu hafiften onaylıyor gibiydi. Ama her şeyi mahvettiğini kabul edip, onun suçluluğunu da üzerine alıyordu. Mirlan suçlu oluyordu ve evet, ben de onu suçluyordum.

Kimse bir şey demediğinde anneannem, "O zaman artık herkes uyusun. Yarın erkenden kalkıp, daha o kadar yol giderek mezarlığa varacağız." dedi ve ayağa kalktı.

Beni hatırla | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin