Bilir misiniz? Vaktinde gelmeyen herkesin hak ettiği tek şey vedadır.
_________
"Yani bütün hastanelerdeki kayıtlara baktır. Sadece Türkiye'de sınırlı kalmasın, yurt dışına da baktır. Uzun bir süre de orada yaşadı." dedim koltukta oturmuş, bilgisayara bakan Alya'ya.
Alya kafasını sallayarak, "Tamam, canım bakalım da neden bunu herkesten gizli yapıyoruz?" diye sordu.
Bakışlarımı çevirirken, "Öyle olması gerekiyor. Biliyorsun, kolay kolay bir şeyler isteyen birisi değilim. Fakat bu önemli. Sadece ikimiz arasında kalsın, Çiğdem'e bile söyleme. Bir sonuç çıkmadan korkutmak istemiyorum onu da." diye cevap verdim.
Alya bakışlarını bana çevirip, "Bunlarla uğraşmak yerine o kişiyi getirip, teste sokman daha kolay olurdu biliyorsun, değil mi?" dedi.
Gözlerimi devirirken, "Tabii ki biliyorum, fakat getirip, teste sokamam." dedim ona.
Alya gözlerini öylece üzerimde gezdirirken, "Durumlar karışık yani." diye mırıldandı.
Bir şey söylemeden sadece kafamı salladım. Durumlar karışık mı? Bir durum var mı ortada onu da bilmiyorum. Sadece kalbimin ortasında oturmuş şüphe tohumlarını o büyümeden atmak istiyorum. O kadar sık ölüm lafını ağzına aldı ki, artık baktırmam gerekiyordu.
Alya bakışlarını tekrardan bilgisayara çevirirken, "Peki, kanser ve iç hastalıklar üzerinde araştırma yaparken neden bana geldin de Oğuz hocaya gitmedin?" diye sordu.
Bir çocuk gibi parmaklarımla oynarken, "Gidemem, Oğuz hocayla yakın arkadaşlar. Eğer ona sorarsam, kendisine sormuş gibi olurum." dedim cevap olarak.
Alya gülümseyerek, "Dur bir dakika. Bahsettiğimiz kişi buraya gelen uzun boylu, kısa siyah saçlı çekik gözlü kız değil mi?" diye sordu.
Kafamı sallayıp onu onayladım. Alya bir çocuk gibi heyecanlı bir şekilde bana bakarak, "Ay, hikayeyi artık daha çok merak ediyorum. Bu yüzden bir ara bana kahve molanı ayırıyorsun." dedi.
Onun bu heyecanına gülerek, "Tamam, söz." diye cevap verdim.
Alya dikkatini bilgisayarına verip, "Tamam, kızımızın ismi ne?" diye sordu.
"Mirlan Ariet Attokurova." diye mırıldandım. Uzun zaman sonra tam ismi ilk kez dudaklarımın arasından çıkmıştı. Bu bile kalbimde dalgalanmalara sebep olmuştu. 7 sene lafta çok kısa geliyor, fakat yaşadığında, hatta cehennem azabı gibi yaşadığında hiç bitmeyen bir şey gibi.
Alya, "Bunu Çiğdem'den de gizlediğimize göre özel birisi." diyerek dikkatimi düşüncelerden uzaklaştırdı.
Bu cümleyle birlikte sadece iç çekip, buruk bir şekilde gülümseye bildim. Özel birisi? Artık onu özel birisi olarak adlandırabilir miyim bilmiyorum. Kalbimde bir yerlerde hâlâ ona deli olan, aşık bir kısım var. Fakat aşk ve özel birisi tamamen farklı şeyler. Mirlan kalbimdeki o özel kısmı uzun zaman önce kaybetmişti.
Benden cevap gelmediğini gördüğünde Alya bakışlarını bana çevirdi. Onunla göz göze geldiğimizde gülümseyerek, "En azından bir zamanlar öyleydi." diye cevap verdim.
Alya'nın da gülümsemesi bu cevapla küçüldü. Tekrar bilgisayara odaklanmadan önce, "Şimdi ben araştıracağım ama bir iki gün sürebilir. Ama akşama bitirmeye çalışırım. Sana haber vereceğim." dedi.
Ona kafamı sallayarak, "Teşekkür ederim Alya. Bunun için sana bir öğle yemeği ısmarlayacağım." dedim yemeği çok sevdiğini bilerek.
Alya gülüp, "İnsanların kalbine nasıl girmen gerektiğini gerçekten çok iyi biliyorsun." dedi alayla.