Kalplerimizi onları özlemesinler diye oyalıyoruz, fakat ben onu sonsuza kadar özleyeceğim.
_________
Mirlan'ın dudakları sertçe dudaklarıma çarparken aynı şekilde karşılık vermeye devam ediyordum. Benim ellerim onun iki yanağını sıkıca kavarken onun elleri bütün vücudumda dolanıp, duruyordu. Ellerinin temas ettiği her noktam resmen alev alıp, cayır cayır yanıyordu.
Onun dokunuşuna, öpüşüne o kadar muhtaç ve açtım ki, bu ana kadar bunu anlamamıştım bile. Vücudumda ellerinin gezmesi, bana dokunması hâlâ o eski hisle birlikte duruyordu. Seneler önce ne hissediyordumsa, şimdi de aynı hissediyordum.
Onun dudakları benim dudaklarıma bastırılıyordu. Dili alt dudağıma temas ettiğinde ne istediğini anlayarak ağzımı açtım ve onu kabul ettim. Onun dili benim ağzıma girip, dilimle temas ettiğinde ağzına doğru boğuk bir inleme çıkardım.
Sırtımda gezinen elleri inlemem ile birlikte yukarı çıkarak saçlarıma daldı. Elini kafamın arkasına bastırırken beni kendine doğru daha çok çekti. Sanki bizi birleştirmek, bir bütün yapmak istiyordu.
Sonunda geri çekildiğinde alınlarımız birbirine bastırıldı. Burnunu burnuna sürterek ağır nefesler alıyordu. Kafasını yana eğip, dudaklarından boğuk bir öksürük çıktığında bu beni gerçekten dünyaya geri getirmiş gibiydi.
Gözlerimi zar zor, güçlükle açarken, "Bence durmalıyız." diye fısıldadım titrek bir sesle.
Mirlan kendini toparlayıp, bana doğru dönerken, "Hayır." diye bağırdı oldukça yüksek bir sesle. Hafifçe geri çekilip, göz temasına geri dönerken, "Yani.. durmak istersen dururum elbette. Fakat istemezsen.." dedi ve durdu.
Yüzlerimizi tekrar yakınlaştırıp, dudaklarımız arasında azıcık bir ara bırakarak, "Hemen burada diz çökeceğim ve-" diyecekken tamamlamasına izin vermedim.
Onun dediği bu cümle beni tamamen baştan çıkarırken inlememek için zor durarak dudaklarımızı birleştirdim. Onu tatmak istiyordum. Seneler önceki gibi ona dokunmak, onu tenimde hissetmek istiyordum. Yatağımda olmasını, üzerimde veya altımda olmasını istiyordum.
7 senenin acısını çıkarır gibi ona dokunmak istiyordum. Aradan geçen bu seneleri telafi etmek istiyordum. Onu bu kadar çok istemem normaldi. Her zaman öyleydi. Hayatım boyunca kimseyi bu kadar çok istememiştim veya kimse tarafından bu kadar çok istenmemiştim.
Öpücükler her saniye daha da ısınıp, diller araya karışırken Mirlan'ın elleri yavaşça kalçalarıma indi ve sertçe sıktı. Dudaklarımdan tekrar bir inleme çıktı. Fakat bu da az önceki gibi Mirlan'ın ağzında tamamen kayboldu.
Ağzımda dillerimiz resmen hakimiyet için savaşıyordu. Fakat bu sefer onun kazanmasına izin verdim. Çünkü öpücük o kadar yoğun ve ağırdı ki, nasıl ayakta durduğumu bile bilmiyordum. Muhtemelen kalçalarımı sıkıca tutmasına güveniyordum.
Dudaklarımız tekrar ayrıldığında kollarımı onun boynuna dolayıp, göğüs kafesimi onun göğüs kafesine bastırırken, "Sadece öpüşerek miyiz yoksa..?" diye fısıldadım ona.
Mirlan kulağıma doğru hafifçe kıkırdadı. Onun bu kışkırtıcı gülüşünü duymak zaten hızlı atan kalbimi sanki kulağımda atıyormuş gibi hissettirmişti. Yanağımı onun yanağına yaslarken o gülmeyi kesip, "Biliyorsun, sabır eden derviş, muradına ermiş." diye fısıldadı.
Onun bu dediğine gözlerimi devirirken, "Ya da eremeden gebermiş. Bu ne ya sevişme sırasında kim böyle bir ifade işletir?" dedim.
Mirlan kafasını geriye doğru atarak kahkaha atmaya başladığında bende ona daha sıkı sarılıp, gülümsedim. Mirlan gülmeyi yavaş yavaş durdururken boynuma doğru eğilerek dudaklarını kulak mememin altındaki bölgeye bastırdı ve uzun süre orada tuttu.