Neden gitmiyoruz buralardan? Sadece senin ve benim bildiği bir yere.
_________
Elimdeki dosyayı kontrol ederken sedyede yatan hastaya, "İlacınızı enjekte edildi, biraz sonra da vücudunuzda tepki gösteren kızarıklıklar geçecek. Fakat bundan sonra daha dikkatli olmanız gerekiyor. Alerjik reaksiyonlar çoğu zaman ciddiye alınmasa da, tehlikeli bir şeydir." diye açıkladım.
Sedyede yatan hasta gözlerini zar zor açarken, "Teşekkür ederim, doktor hanım. Bundan sonra daha çok dikkat edeceğime söz veriyorum. Ölümle burun buruna geldikten sonra dersimi aldım." diye cevap verdi gülerek.
Onun bu dediğine ben de hafifçe güldüm. Ardından dikkatimi kenarda bekleyen karısına çevirirken, "Bundan sonra daha dikkatli olacağınıza inanarak çıkış işlemlerinizi bitirdim. Birkaç saat sonra gitmekte özgürsünüz. Zaten kocanız da ayağa kalkacak halde olacak." dedim.
Kadın onaylayarak kafasını sallayarak, "Tekrar teşekkürler doktor hanım." dedi.
Gülümseyerek, "Ne demek, işim bu benim." dedim ve dosyayı kapatıp, onlara son kez bakıp odadan çıktım.
Ben odadan çıktığımda Mehtap da yanıma geldi. Elimdeki dosyayı ona verirken, "Çıkış işlemleri halledildi diye düşünüyorum. Birkaç saat sonra çıkacaklar." dedim.
Mehtap benim yanımda yürürken ona verdiğim dosyayı elindekilerin altına yerleştirirken, "Evet hocam, çıkış işlemleri bitti." diye cevap verdi.
Memnun bir şekilde kafamı sallarken, "Mirlan geldi mi?" diye sordum.
Muhtemelen şimdiye gelmiş olması gerekiyordu. Aslında saate bakmamıştım ama gelmiştir diye tahmin ediyordum. Fakat Mehtap beni şaşırtarak, "Hayır hocam, gelmedi henüz." diye cevap verdi.
Bunu duyduğumda kaşlarım çatıldı. Adımlarımı durdurdum ve cebimden telefonumu çıkardım. Saate baktığımda daha bir on dakika daha olduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp, telefonu cebime yerleştirirken, "Tamam, daha varmış gelmesine." diye mırıldandım.
Tekrar yürümeye başlarken Mehtap'a bakarak, "Dün gelen teyzenin sonuçları çıktı mı?" diye sordum.
Mehtap kafasını sallayıp, dosyaların arasından onun dosyasını bana uzatırken, "Çıktı efendim ve bir göz atsanız iyi olur." dedi.
Bunu duyduğumda kaşlarım çatıldı. Fakat adımlarımı durdurmadan ondan dosyayı aldım ve açtım. İsim kısmını direkt geçerek sonuçlara yönlendirdim bakışlarımı. Dosyayı okurken adımlarım durmasa da, sonuçları gördüğümde adımlarım durmuştu.
Kafamda, beynimin içinde bir çınlama yükselirken öylece dikilip dosyaya bakmaya başlamıştım. Sanki bir şaka gibiydi. Evren, tanrı, kader her şeyi ne kontrol ediyorsa artık benimle gerçekten dalga geçiyormuş gibi hissediyordum. Çünkü o teyzenin de kanser hastası olduğu yazıyordu. Mirlan'ın aksine daha iyi durumdaydı. Henüz ikinci evre yeni başlamıştı. Ama hayatı göz önüne alındığında tedaviye başlamazsa 4.evreye yükselmesi çok hızlı olurdu.
Benim öylece durup, dosyaya baktığımı fark eden Mehtap, "Hocam, iyi misiniz?" diye sordu.
Kendime gelip, bakışlarımı ona çevirirken, "İyiyim." diye cevap verdim ona sakin bir sesle.
Mehtap bir şey demeden sadece kahverengi gözleriyle yavru bir köpekmiş gibi bana bakmaya devam ediyordu. Ne bir şey söylüyor, ne de yürümeye devam etmemiz için bir adım atıyordu. Galiba onun hocası olarak ilk adımı benden bekliyordu.
Derin bir nefes alıp, dosyayı kapattım. Ona geri verip, yürümeye devam ederken, "Teyze burada mı?" diye sordum.
Mehtap hiç beklemeden, "Evet, sonuçlarını almak için az önce geldi." diye cevap verdi.