CRAFTY -17-

22.7K 1.6K 1K
                                    




05:10 ve ben yb yayınlamak için tüm gece ayakta kaldım. Değerimi bilin *şımartılmayı bekliyorumdur*

Medya: Sapık Tae :))

Keyifli okumalar!

Divörz.



ÖNCEKİ BÖLÜMDE;
"AISH, AÇ ŞUNU HEMEN!"

Her işi böyle iddiaya dökmese, şamataya çevirmese olmuyordu zaten. İlla uyarmam gerekiyordu.

"Tamam ya," Hayal kırıklığına uğrayan kısa boylu kızıl heyecandan yoksun bir şekilde ellerini açıp sonucu açıkladı. "Tura."

Jin, Jungkook'a gülümseyerek baktı. Bu ikisinin arasında cidden garip şeyler dönüyordu.






Bangtan'ın stilisti Sook Chan, telaşla beni ve üyeleri Si Hyuk'un ofisine sürüklerken cidden endişeli görünüyordu. Koridorda o uğursuz çekiliş sonucunda vereceğim tepkiyi seçemezken aramıza dalmış ve başkanın benle BTS'i acilen yanına çağırdığını söylemiş; alel acele attığımız adımların eşliğinde sorduğum soruları ustalıkla geçiştirmişti. Kabul etmek gerekirse Si Hyuk'un yanına böyle apar topar ikinci gidişimdi ve ilkinde Bangtan'ın geçici menajeri olarak atandığımı hesaba katarsak sanırım bu da pek hayırlı bir görüşme olmayacaktı.

Sook Chan kapıyı çalma gereği hissetmeden -ki bu hiç onun tarzı değildi- beni ve üyeleri ittirip kapıyı ardımızdan kapattığında küçük dilimi yutmak üzereydim. Neydi bu acele böyle?

Si Hyuk, Bangtan'ın ona taktığı lakabıyla Bang Sensei, alışılmışın dışında bir şekilde sandalyesinde oturmuyordu. Pencerenin önüne geçmiş, aynı çalışanlar gibi dışarıyı izlemekteydi fakat profilden görebildiğim kadarıyla büyük bir derdi vardı. Gerçi o en ufak şeyi kafasına takan biriydi. BigHit'in incisi Bangtan'a öyle değer veriyordu ki şirket kafeteryasında çıkan menü için bile aşçılarla kafa kafaya vermiş, sonuçta bol proteinli, az kalorili yemeklerde karar kılmıştı. E, sonuçta bu 'yıldızı parlayan gençler'in kilo almaması gerekti.

"Oturun," dedi ve geniş masanın önündeki iki koltuktan biri ben, diğeri Hoseok tarafından saniyesinde kapıldı. Birbirimize sessiz birer beşlik çaktık.

Diğerler üyeler ayakta kalmanın verdiği eziklikle suratlarını buruşturdular.

"Bizi niye çağırmıştınız, başkanım?" diye sordum. Diğer yandan ona olan nefretimin azaldığını fark etmiş ve bu beni gerçekten şaşırtmıştı.

Si Hyuk ağır haraketlerle arkasına dönüp beni düşündüklerim sebebiyle pişman etmek ister gibi uğursuz bakışlarını üzerime sabitledi.

"Young, seni Bangtan'ın menajeri yapmadan önce eğer şirket sıkıntıya girerse bir kereliğine yönetmen koltuğuna oturtabileceğimi söylemiştim. Hatırlıyor musun?"

Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım. Nasıl unutabilirdim o günü? Si Hyuk, BTS'in kariyerini mahvedeceğim taktirde beni kovmakla tehdit ederek şu yanımda duran veletleri övmüş, ve o zamanlar 18 yaşında bir ergen gibi hayatından nefret eden bana gizlemeye çalışmadan laf sokmuştu. Tam da kısa bir süre önce çıkan War of Hormone klibini gayet iyi hatırlıyordum.

Lanet olsun ki.

Gözlerim kızların göbeklerine kayıyor, evet.

Kızlar tıpkı bir denklem, biz erkekler de sonuç, evet.

Başkan hafifçe iç geçirdikten sonra kendini pek de kibar olmayan bir biçimde ofis koltuğuna bıraktı. Ne zaman stresli olsa koca göbeğine aldırmadan -bunun pek de kolay olacağını sanmıyordum- koltuğuna adeta balıklama atlıyordu. Jungkook'un gruptan ayrılmak istediğini söylediğimde de aynısını yapmıştı. Sanırım artık bu koca adamı iyi anlıyordum.

CRAFTY |Jungkook| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin