CRAFTY -27-

19.1K 1.4K 640
                                    


Keyifli okumalar!


ÖNCEKİ BÖLÜMDE;

Ben daha savunmaya geçerken beni delirtmekte kararlı olan annem sevecen, aynı zamanda tüyler ürpertici bir tavırla elini yanımdakine doğru uzattı.

"Ben de Young'ın biricik annesi, Pa He Woo. Mahalledikleri kıskandıracak kadar mükemmel bir cildim, yumuşacık saçlarım, minicik ellerim vardır. Ayıptır söylemesi, geçken Busan'ın en güzel kızı olarak parmakla beni gösterirlerdi."

Neden bilmiyorum ama garip bir şekilde tüm bu tavır, gözümüz yokmuşçasına hunharca kendini övme ve inceltilen ses tonu bir yerden tanıdık gelmişti.

Garipti.






"Ah, He Woo-shi! Gün geçtikçe güzelleşiyorsunuz!"

Seyirmeye başlayan sağ gözüm eşliğinde kasılan midem, şiddetle içinde ne var ne yok Bang Si Hyuk'un üstüne boşaltmam için ısrar ediyordu. Ve ben işler biraz daha böyle devam ederse onu dinleyeceğime adım gibi emindim.

Ben, annem ve elbette Bangtan, başkanın ofisinde oturup yeşil çaylarımızı yudumlamaktaydık.

Ah, tabii ki şaka yapıyorum.

Kimse şu ezik üyeler ile onların atarlı menajerlerine çay ikram etmiş değildi. Kocaman gülümseyişler eşliğinde birbirine bakarak yeşil çay içen annem ve Bighit başkanıydı.

Annem ve Bang Sensei.

Tanrım, ikisini aynı cümle içerisinde bile geçirmek bu kadar zorken nasıl olur da birbirlerine kur yapabilirlerdi? Anlıyordum, biricik annem, babamdan henüz ben lise 3'te ayrılmıştı fakat... bu Si Hyuk'a yazabileceği anlamına gelmiyordu. O benim patronumdu. Ve patronumla annemin çıkması kesinlikle hoş olmazdı. Bu adam bana cici babalık bile yapmaya kalkardı.

Onu bir kez daha şalvarla görmeye katlanabileceğimi sanmıyordum. Bu Bangtan'ın hanbok giymesinden bile beterdi.

(Y/N: Hanbok, Kore geleneksel kıyafetlerine verilen genel isim.)

Annem dudaklarını yaşlı ahjummalara özel bir şekilde bükerek oturduğu koltukta şöyle bir kıpırdandı.

"Çok naziksiniz..."

Bang Si Hyuk daha önce şahit olmadığım tiksindirici bir sırıtışla annemi, benim annemi süzdükten sonra bana döndü. Aşk dolu bakışları birden endişeyle dolmuştu.

"Y-Young, iyi misin?"

Korkusunun sağ gözümden kaynaklandığının farkındaydım. Fakat nasıl Hey, moruk. O pis bakışlarını annemin üzerinden çek. Yoksa Sensei olmana aldırmadan ağız burun girişirim diyebilirdim ki? Hayır, aslında derdim. Fakat sonra bu adam annemden uzaklaşır ve 100 yıl sürecek bir işgenceye adım atmama neden olurdu. En iyisi yalan söylemekti. Fakat Park Jimin'in görevini üstlenen Tae birden konuşmaya atladı.

Yine.

"Cidden, noona. Gözün neden seğiriyor? Çok çirkin görünüyorsun."

Sakin ol, Young. Sakin ol. Katil olmana değmez bu velet.

Sorun şu ki sabrım taşmak üzereydi. Daha yarım saat önce annemin yeni saçımı görünce geç de olsa söylediği ilk şey de çirkinken şimdi gözümün sinirden seğirmesine çamur atan daTaehyung'du. Gerçi bu beni daha çok öfkelendirmişti. Çirkindim, kabul ediyordum. Ama bu kadar da başa kakılmazdı ki. Sonuçta böyle doğmak benim suçum değildi. Obez bir anne ve sadece kemikten ibaret bir babadan çıka çıka benim gibi bir tipin çıkması normaldi. Şaşacak bir şey yoktu.

CRAFTY |Jungkook| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin