ÖNCEKİ BÖLÜMDE;
Tanrım, ben böyle sapık, böyle art niyetli bir adamla muhatap olmuş, hatta ondan hoşlanmıştım. Kendimden tiksinmemek için gerçekten büyük bir çaba sarf ediyordum ki başarısız olduğum taktirde gerçekten hoş şeyler yaşanmazdı.Jungkook sağ elini uzatıp bir an için saçlarıma dokunduysa da ardından hemen çekip çok önemli bir şeyi hatırlamış gibi irkilerek önüne döndü. Bakışları keskin bir şekilde yola sabitlenmişti.
"Artık neden ondan uzak durmanı söylediğimi anlıyor musun?" Güçsüzce mırıldandı. "Şimdi yurda dönelim Young. Bu işe karışma. Ben ne yapacağımı biliyorum."
Maknaeyi dinleyerek ölü gibi gaza bastım. Düşündüğüm tek bir şey vardı. O da bu sırrı nasıl saklayabileceğimdi.
Şirkete aceleci adımlarla girerken saat tam 9'u gösteriyordu. Si Hyuk şirketi tamamen boşalttırmış olmalıydı ki girişteki kulübede bekleyen güvenlik dışında sekreterler de dahil kimse içeride yoktu. Üstelik şu an oldukça depresif ve stresli hissederken çoğu kapalı olan ışıklar da pek yardımcı olmamaktaydı.
Jungkook merdivenleri benden yaklaşık üç kat hızlı çıkarken fısıldarcasına seslendi. "Min Xi, menajer hyungu şirkete bırakacağını söylemişti. Yukarıda bir yerde olmalılar."
Kahretsin, tüm o kargaşa içinde temel gayemizi, kaçırılan menajerimizi tamamen unutmuştum. Böyle önemli bir şeyi saçma gönül meselelerim yüzünden nasıl göz ardı edebilirdim cidden hiçbir fikrim yoktu. Gittikçe profesyonellikten uzaklaşıyor, hatalar yapıp duruyordum. Jungkook'a olan hislerim yüzünden resmen gözüm kör olmuştu. O bencil velet nedeniyle doğru düzgün düşünemiyordum. Kabul, hareketlerim her zaman abartılı olmuştu fakat şu sıralar sergilediğim tavırlar bir ayrıydı. Sanırım kafayı yemiştim.
"Maknae," Nefes nefese konuştum. "Eğer küçük sevgilin hatalı tek bir-"
"Tanrım," Jungkook sözümü kesip merdivenlerin ortasında birden durdu. "Ne kadar aptalsın, Young."
Hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri aptal türü bir hakaret işitmekti ki maknaenin zaten bundan adı gibi emin olduğunun da farkındaydım. Fakat cidden şu an ne bağırıp ne atar yapasım vardı. Fazlasıyla yıpranmıştım.
"Jungkook," Aramızdaki birkaç basamağı hızla aşarak karşısında durdum. "Min Xi'yle çıkmana gerçekten ses çıkarmak istemezdim." Hafifçe duraksadım. "Onu sevdiğini söyledin. Ama o kicibe aylardır yoğun bakımda olan senin eski menajer hyungunu kaçırdı. Kızın babası bir mafya. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Bir sevgilin var, ayrılmak istediğin taktirde hayatını karartabilecek türde bir sevgilin. Bangtan'ı riske attığını düşünmüyor musun?"
Maknae gözlerime şöyle bir baktı. Hem anlamamış gibiydi, hem alınmış, hem de daha adını koyamadığım bir çok şey. "Bu konuda konuşmak istediğim söylenemez."
Dudaklarımı hafifçe kıvırdım. "Benim de."
Durgun bakışları tükürmek ister misali kısıldıktan sonra mırıldandı. "O halde konusunu açma."
Bu tür anlarda düşünüyordum, Young diyordum, daha fazla kırma insanları. Ama maknae gibileri bunu her defasında hevesle kursağımda bırakmakta kararlıydılar. Ne diyebilirdim, tanrı tarafından bugün de sınanmalarımdan birini gerçekleştiriliyordu.
Thanx god.
Jungkook merdivenleri tekrar çıkmaya başlarken peşine takıldım. Kendimi kesinlikle iyi hissetmiyordum. Aklımdan Jake'in bir sübyancı olduğu gerçeği bir türlü çıkmak bilmiyordu. Nasıl fark edememiştim cidden? Sevgililer gününde beni götürdüğü Meksika restoranında geçen konuşma hala gayet net bir şekilde aklımdaydı. Şerefsiz herif Jungkook'la aramdaki 6 yaşın konusunu açıp bunun hiçbir önem teşkil etmediğini savunmuştu. Resmen gözümün önünde sübyancılığın tanımını yapmış, bu konu hakkındaki düşüncelerimi öğrenmeye çalışmıştı. Ah, o an sohbet konumuzun sübyancılık olmasından ne denli rahatsız olduğumu hatırlıyordum. Fakat geri zekalı gibi onu durdurmamıştım. Tanrım, gerçek bir sübyancı olduğunu kim tahmin edebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAFTY |Jungkook| ✓
HumorBangtan'ın geçici menajeri olmakta ne gibi bir sorun çıkabilirdi ki? |Tür: Komedi| Story by Divörz. Başlangıç: 7 Eylül 2014 Bitiş: 8 Eylül 2019