CRAFTY -64-

9.2K 828 693
                                    






Medya: Bölüm içindeki maknae🖤



ÖNCEKİ BÖLÜMDE;
Sook Chan? Seçenekler dahilinde olmasına rağmen rahatına düşkün bir tipti. Ama belki de beni gelip kapıdan alarak evinde ağırlamak isterdi? Bu düşünceyi maknae tarafından üçüncü kez aranırken ve ben onu ikinci defa reddederken kafamdan uzaklaştırdım. Sook Chan iyi ve gay bir erkekti. Fakat onunla ilişkim asla iş dışına çıkmamıştı. Her zaman şirket içinde görüşmüş; bahsi geçen buluşmalar ise minimum kişisel konu içermişti. Bana şirket dışında da görüştüğüm güvenilir biri gerekiyordu.

Aklıma gelen isimle rahatlayarak derin bir nefes alıp verdim. Bulmuştum. Ondan başkası koşulsuz şartsız yanımda olmazdı.

Young, lütfen şu telefonunu açar mısın? Gördüğünü biliyorum. Bir daha arama da ne demek oluyor??

-Maknae kişisinden

Jeon Jungkook'un önemsiz mesajını es geçerek kişilerime girdim. An'ı çaldırmaya başlarken uyumamış olması için dualar ediyordum. Ki birkaç çalış sonra karşı hattan gelen uykulu sesten ilk defa kabul olduğunu da anlamıştım.







Tanrıya yeminim olsun ki uzun zamandır bu kadar rahat uyumamıştım. Yattığım yatak o kadar yumuşaktı ki her hareketimde içine gömülüp duruyordum. Yastığım Bangtan yurdundaki taş gibi olanların aksine kafamı bulutlara koyuyormuş hissini yaşatıyordu. Ve rahatsız edici hiçbir ses yoktu. Sadece sabah olduğunu belirten kuş cıvıtlıları doluşuyordu odaya. Bangtan yurdunun aksine her an açılıp kapanan kapılar; sürüttürülen terlikler ve kargadan hallice gülüşme sesleri sizi kabus gibi bir güne uyandırmıyordu. Üstelik çok rahattım çünkü aynı odada yer yatağında uyuyan bir erkekle kalmak zorunda da değildim.

Ve en güzel tarafından biri de içeriden güzel bir yemek kokusunun gelmesiydi. Tanrım, ölmüş de cennete mi gitmiştim yoksa?

Pırıl pırıl bir odaya gözlerimi açtım. Min An'ın misafir odasında bulunuyordum. Şu hayatta hiç atar yapmadığım ve atar yapmama da gerek duymadığım sayılı insanlardan biri oydu ve nedeni şu an bile ortadaydı. O kadar yardım sever biriydi ki ona koşulsuz şartsız güvenebiliyordum.

Dün gece onu uykusundan uyandırdığım halde beni almaya gelmiş ve haftasonunu evinde geçireceğime dair yemin ettirmişti. Elbette ona başıma gelen her şeyi anlatmıştım. Bangtan'ın menajer hyungları gelince beni unutmalarını, yurdu terk ettiğimi ve Jake Williams tarafından sokağımda sıkıştırıldığımı. Onun kadar sakin bir insan muhtemelen dünya üzerinde yoktu fakat Jake'ın boğazımı sıktığını duyan An öfkeden küplere binmiş; eski dans hocasına hakaretler savurmuştu. İtiraf etmek gerekirse yalnız olmadığımı bilmek güven vericiydi. Ama bir yandan da o kadar yalnızdım ki An gibi sıska biri bile bana tehlikede olmadığımı inandıracak kadar güven veriyordu.

Kapıyı aralayıp An'ı içeride kahvaltı hazırlarken gördüğümde dün gecenin tüm şokunu atlatmıştım. Uzun zamandır ilk defa ben Bangtan'a değil; başkası bana kahvaltı hazırlıyordu. İlk defa üyeleri programlarına yetiştirmek için sabahın köründe kalkmamıştım.

"Günaydın, Young." Ayak seslerimi duyan An gülümseyerek arkasını döndü. Elinde eldiven, büyük bir kavanozdan kimchi çıkartıyordu. "İyi uyudun mu?"

Şaka mı yapıyordu?

"Ne iyi uyuması," dedim gülerek. "Melekler gibi uyudum, An-ah. Sen olmasan ne yapardım, hiç bilmiyorum."

Sorun şu ki gece uyuyana kadar ona teşekkür edip durmuştum zaten ama kendimi dizginleyemiyordum. Bir yerde hayatımı kurtarmıştı.

"Saçmalama, seni o evde tek başına bırakacak değildim. Tanrım! Başına gelenleri hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor..."

CRAFTY |Jungkook| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin