(34) SUSUZ MENEKŞE🌺

564 113 14
                                    

Cehennem narında yakma beni Mevlam. Yaşarken ateşi kalbimde son nefesime kadar taşıdım.

🌺

Yüce Mevla sevdiği kullarına derdi kederi çok verirmiş. İmtihanıma isyan etme ki seni cennetle ödüllendireyim dermiş.

Güzel hikayeler sonsuza kadar devam etmezmiş. Bu dünyada kirlenmesin cennette sürsün diye bazıları mahşere kalırmış.

Bizim aşkımız bu dünya için fazla mı güzeldi canımın içi? Kavuşmamız cennette mi baki olacaktı? Bizim sevdamız yarım kalıp mahşerde mi devam edecekti?

Neredeyim, kiminleyim, nereye götürülüyorum? Hiçbirinin cevabı yoktu bende. Gözlerimi açamıyor, dudaklarımı oynatamıyordum. Uyuşmuş gibiydim. Felç geçirmiş gibi...

Tek bildiğim yolumdan çevrilmiş, izbe sokaklarda kaybolmuştum. Nuh. Tek düşündüğüm oydu. Öğrendiğinde deliye döneceğiydi, aklını kaybedeceğiydi. Nasıl baş edecekti bu haberle? Allah'ım sen ona dayanma gücü ver. Sen bana sevdiğim için güç kuvvet ver. Bir kez daha yardımını esirgeme bizden.

Yolda olduğumuzu biliyordum. Yattığım yer fazla sertti ve devamlı sarsılıyordum. Ağır bir koku vardı içeride ve benimle birlikte bir kişi daha vardı. Yüzünde maske olan o kadın...

Bana ne yaptılarsa hala etkisindeydim. İçinde bulunduğum bu kabus nerede son bulacak bilmiyordum. Bildiğim bir şey varsa o da sevdiklerimden yavaş yavaş uzaklaşıyor oluşumdu.

Menekşe susuz kalmıştı. Menekşe güneşsiz, Menekşe yine kimsesiz kalmıştı. Menekşe Nuh'suz kuruyacaktı...

🌺

Elindeki valizi muavine verirken içi içini yiyordu. Kafasında binlerce senaryo kurmuş hep en beterinde kalbi sıkışmıştı.

Bir kez daha aradı Menekşe'sini. Aradığınız kişiye şu an da ulaşılamıyor. Sabahtan beri duyduğu tek söz buydu.

Sinirle ayağını yere vurdu. Bir kez de abisini aradı. Kırkıncı aramasında nihayet bir yanıt alabilmişti. "Abi delirtmek mi istiyorsunuz beni? Sabahtan beri arıyorum niye açmıyor kimse? Öldürmek mi istiyorsunuz meraktan?"

"Nuh," dedi Cihat. Sesi yorgunluktan üzüntüden kısık çıkıyordu. "Neredesin abim, bindin mi otobüse?"

"Biniyorum şimdi! Niye kem küm ediyorsun? Menekşe nerede? Telefona ver karımı abi!"

"Otobüse bin oğlum. Sakin ol. Rahatsız biraz o sebepten gelemedik. Endişelenme diye de aramadık seni."

"Abi bak benim canım burnumda. Ruhum sıkışıyor! Neyi var Menekşe'min? Ölüm döşeğinde de olsa açar o telefonu."

"Abim hadi bin otobüsüne. Sorun yok diyorum ya."

Nuh, abisinin sorun yok dediğini bile duymadı. Yüreğine ateş düşmüştü bir kere. Ne dese kar etmiyordu. Otobüse binip biletinde yazan yere otururken elindeki telefona bakıyordu çaresizce. Bir şey olmuştu. Hissediyordu. Yüreğindeki bu ateş sebepsiz değildi.

Buket'i aradı bir kez daha. Otobüse sığamıyordu. Karısının sesini duymadan bu yol bitmeyecekti. Gömleğinin birkaç düğmesini açtı. Nefes almakta güçlük çekiyordu. Buket telefonu açar açmaz dişlerini sıkarak kardeşine hesap sordu. "Kaç kere aradığım görünmüyor mu Buket o ekranda?"

GÜL REÇELİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin