Sensizlik

100 14 46
                                    

FREEN'İN GÖZÜNDEN

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavanla karşılaştım. Kımıldamaya çalıştım ama olmadı.

Yanımdakilere baktığımda Nam, Faye ile Yoko vardı.

"B-Becky nerede?" diye sordum zorla.

Boğazım kuruluktan dolayı ağrıyordu.

"Uyandın sonunda!" demişti Faye sevinçle ama gözleri kıpkırmızı olmuştu tıp ki Nam ve Yoko'nun gözlerinin kıpkırmızı olduğu gibi.

"Niye ağladınız?Becky nerede?" diye sordum yavaş yavaş konuşarak ve sırayla yüzlerine bakıyordum.

"Niye ağladınız ha! Niye ağladık söyleyeyim hem bu diğer sorununda cevabı. Becky öldü, senin yüzünden benim ablam öldü anlıyor musun!" diyerek bağırdı.

"Yoko yeter artık!" diyerek Faye de Yoko'ya bağırdı.

''Yoko ne diyor! Becky ölmüş olamaz! "derken yattığım yatakta çırpınıyordum.

"Maalesef ki evet Becky öldü Freen. Seninde bunu artık kabullenmen gerekiyor. Her seferinde aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyoruz. Biz anlatıyoruz sen sinir krizi geçiriyorsun her seferinde aynı acıyla yüzleşmek istemiyorum. Yalvarırım artık kabullen Becky yok. " derken ağlamaya başladı.

"Becky ölmüş olamaz! İnanmıyorum size! BENİ ONUN YANINA GÖTÜRÜN HEMEN!" diye bağırdım tüm gücümle. O an boğazım olabildiğince ağrıdı ve öksürmeye başladım.

Becky ölemezdi olmaz. Daha evlenecektik biz, daha evimize köpekler alacaktık daha çocuklarımız olacaktı. Ölemez benim meleğim izin vermem ki ben hem.

"Sakinleşmen lazım Freen yoksa yine uyutulursun ve yine başa sararız yapma. Becky'i görmek istiyorsan kendine hakim olmak zorundasın." derken masadaki sürahiden bardağa su doldurup bana içirdi Faye.

"Sen ablamın katilisin Freen Sarocha! Faye'nin kardeşi olmasan bende senin katilin olurdum emin ol!" diye bağırdı tüm siniriyle.

"Yeter artık Yoko! 1 aydır neler yaşıyoruz görüyorsun ve buna rağmen hala Freen'i suçluyorsun. Yapma!" diyerek sesini yükseltti Faye.

O an Yoko'nun gözünden yaş aktı ve silip odayı terk etti. Peşinden de Faye gitti.

Nam ile baş başa kalmıştım. O koltuğa geçip oturdu ve telefonuyla ilgilenmeye başladı ama kafamın içinde sürekli Becky'nin sesi yankılanıyordu. Korku ve endişe dolu çığlığını duymaya başladım sonra.

"Sus! Lütfen sus Becky!" diye bağırdım.

O an Nam telefonu bıraktı ve yanıma geldi.

"Geçti... Geçti ben buradayım kardeşim." diyerek elimi okşadı.

Beni sakinleştirdikten sonra içeri Faye ile birlikte doktor ve hemşire girdi.

Bazı sorular sordu ve yanıtladım.

1 hafta sonra hastaneden taburcu olabileceğimi söyledi ama bunun için kendime hakim olmalıymışım.

1 HAFTA SONRA

Sonunda hastaneden taburcu olmuştum.

Ne kadar Becky'nin... Söylemeye dilim varmıyor, mezarına gitmek istesem de izin vermediler yarın gidermişiz öyle dediler ve bende mecbur kabul ettim.

Eve vardığımızda kapının önünde yavru bir köpek vardı. Çok masum bakıyordu.

Beni görür görmez yanıma geldi.
Kendini sevdirmek için başını uzattı.
Başını sevdikten sonra biraz kucağımda sevdim.

"Bu köpeğe bakmak istiyorum." dedim, onu yalnız bırakmak istemedim.

"Tamam ama her şeyine sen bakarsın ben karışmam." dedi, Nam.

Faye de ona katıldı.

"Tamam söz her şeyiyle ben ilgilenicem dedim sevinçle. Uzun zamandır ilk kez gülümsemiştim ama buruk bir gülümseme idi bu.

Köpeğe Fluffy ismini verdim. Becky ile zamanında kararlaştırmıştık. İki veya üç köpek alacaktık ve isimleri şöyle olacaktı : Fluffy, Bonbon ve Boba.

İlk köpeğimiz kavuştuk sevgilim. Umarım görüyorsundur olduğun yerden.

GECE SAAT 22.45


Y

atakta dönüp duruyordum. Bir türlü uyku gelmiyordu. Becky olsa kokusuyla bir dokunuşuyla uyutmuştu beni şimdi.

Uyku tutmayınca aşağı indim. Birilerinin daha uykusu tutmamıştı.

Fluffy'nin yanına gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fluffy'nin yanına gittim. Acımı anlar gibi dokunuyordu bana.

Sonunda kendimi tutamayıp ağlamaya başladım tekrar.

"Neden başıma bunlar geliyor Fluffy. Neden mutlu olamıyorum. Çok mu kötü biriyim ki bana hak görülmüyor bu mutluluk denen şeyde ille acı çekip duruyorum. Canım çok yanıyor Fluffy." diyerek Fluffy'e baktım.

Ne zaman geldiğini anlamadığım Nam omzuma dokunmuştu destek vermek için.

"Kalk hazırlan, Becky'nin mezarına gidiyoruz." dedi.

"Tamam gidelim Nam." diyip koşarak üstümü değiştirdim.

O da değiştirmiş beni aşağıda bekliyordu.

35 40 dakika sonra bir mezarlığın önünde durduk.

Yavaş yavaş içeri girdik ve Becky'nin mezarının başında durduk.

Mezarının üstünde bir sürü çiçek vardı.

"Becky ile yalnız kalmak istiyorum lütfen." dedim, Nam'a bakıp.

"Tamam, ben arabanın yanında olucam. Çağırınca gelirim." diyip gitti.

"Sen şimdi çok üşüyorsundur. Sen hep üşürsün ki, seni bir tek benim ısıttığımı söylerdin." diyip önce toprağını okşadım sonra da olabildiğince yanına uzandım.

"Seni çok özledim sevgilim. Beni de yanına kabul et lütfen." derken çiçeklerden zakkum olanını ağzıma attım.

"Bekle sevgilim seni ısıtmaya geliyorum." diyip dünyaya son kez gözlerimi kapattım...

Doktorum Ol ( G!P) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin