Ertesi gün hazırlanıp okula doğru yürüyerek gitmeye başladım. Kulağımda kulaklık en sevdiğim şarkı olan "I'm your boss" şarkısını dinliyordum.
Birden gördüğüm manzara ile donup kalmıştım.
Foy, Kirk ve diğerleri Rebecca'yı köşede sıkıştırmış bağırıyordu.
Koşarak yanlarına gittim ve Rebecca'nın önüne geçip onu arkama aldım.
"Ne oluyor burada?" diyerek bağırdım hepsine bakarken.
"Bu kıza hak ettiği dersi veriyoruz olan bu! Eğer sende bir ders istemiyorsan git yoksa mazimiz var demem seni daha beter ederim!" diye bağırırken işaret parmağını bana doğru sallıyordu Kirk.
"Beni tehdit mi ediyorsun sen! Beni beni, Freen Sarocha Chankimha'yı! Şimdi bittiniz siz!" diyip aramıza mesafe açtım ve önümde bulunan kum tepesine doğru tekme attım. Attığım tekme ile etraf küçük bir toz bulutu olmuştu.
Fırsat bu fırsat diyip Rebecca'nın elini tutup doğruca okula doğru koşmaya başladım.
Arkamızdan bağırdılarını duydum ama ne dediklerini bilmiyorum.
Hemen asansöre geçtik ve sınıfın olduğu kata bastım.
"Teşekkür ederim beni kurtardığın için." demiş ve sıcak bir gülümseme kondurmuştu yüzüne.
"Teşekküre gerek yok." diyip bende gülümsedim.
Asansör tam sınıfın katına gelmişti ki birden bire durdu ve ışıklar gitti.
"Hay ben böyle işin!" demişti sinirle.
"Şşt! Sakin ol, açarlar şimdi kapıyı." diyip asansördeki telefonu aldım ama çalışmıyordu.
Rebecca asansör kapısına vurmaya başladı hızlıca.
"Açın kapıyı! Sesimi duyan yok muuu!" diye bağırıyordu.
Asansör kapısına tekme attığı sırada asansör ufak çaplı sallandı.
Asansörün sallanması ile Rebecca korkup yere dizlerinin üstüne çöktü. Ellerini saçlarının arasına aldı ve bir süre öylece bekledi.
Hıçkırık seslerini duyduğumda ağladığını fark ettim ve hemen yanına çöküp ellerini ellerim arasına aldım.
Direkt yüzüme doğru baktı.
Gözlerinden yaşlar durmaksızın akıyordu.
"Lütfen ağlama. Şimdi bizi buradan kurtarırlar." dedim, bir elimle göz yaşlarını silerken.
"Kapalı alanda kalamıyorum." demişti kısık sesle.
Elini boğazına götürdü birden.
Nefes almakta zorlanıyor gibiydi.
"Sakin ol, ben buradayım yanındayım. Derin derin nefes almaya çalış lütfen."diyip elini boğazından çektim.
Rebecca, sakinleşmeye çalışıyordu ama olmuyordu.
Galiba panik atak geçiriyordu.
Bir kitapta nefesi durdurmanın panik atağı geçirdiğini okumuştum. Bu yüzden de gidip aklıma gelen ilk şeyi yaptım.
Dudaklarına dudaklarımı bastırdım.
REBECCA'NIN GÖZÜNDEN
Sabah Kirk ve arkadaşları beni korkutmamış gibi üstüne asansörde Freen ile kalmıştım.
Panik atağım beni ele geçirdiği sırada Freen dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Neye uğradığımı şaşırmıştım.
Öylece hareketsiz duruyordum ama kalbim çok hızlı atıyordu.
Karşılık vermeli miydim diye düşünmedim değil.
Karşılık vereceğim sırada geri çekildi.
"Panik atağını geçirmek için yaptım. Seni kızdırdıysam özür dilerim." dedi, bana bakmıyordu.
İşaret ve baş parmağımı çenesine yerleştirdim ve bana bakmasını sağladım.
"Teşekkür ederim. Sayende daha iyiyim Freen." diyip yanağına teşekkür öpücüğü kondurdum.
O an küçük çocuk gibi kızarmıştı yanağı.
Geri çekildi hemen ve arkasını döndü.
Ne oldu birden bire derken asansördeki aynadaki hali dikkatimi çekmişti. Ön tarafında şişlik vardı ama neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktorum Ol ( G!P)
FanfictionFreenbecky kurgusu. +18 SAHNELER OLACAK.... G!P KURGUDUR...