Sorumluluklarımız zevklerimizden ağırsa kendimiz için değil başkaları için yaşıyoruz demektir.
Biraz da Bilge hocamızın geçmişine bakalım mı?
~
"Bir daha uyarmayacağım seni Bilge."
Annesinin uyarısıyla arkadaşlarıyla vedalaştı ve omuzlarını düşürerek eve doğru sürüklendi. Neden o da herkes gibi uzun saatler dışarıda oynayamıyordu? Üstelik hava bile kararmamıştı daha.
Eve girip annesini karşısında görünce titredi korkudan.
"Ama anne daha akşam ezanına vardı."
"İki ay sonra sınava gireceksin Bilge! Onlar gibi sokak çocuğu mu olmak istiyorsun yoksa başarılı bir kadın mı?"
Çok küçük değildi ama annesinin isteklerini hayal edecek kadar da büyük değildi. Sadece arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi seviyordu. Arkadaşlarıyla trafiğe kapalı olan sokaklarında maç yaparlardı sürekli. En iyi arkadaşı Kutay'ın annesi gece bile girse eve bir şey demiyordu ama kendininki neden böyleydi?
"Git elini yüzünü yıka sonra da ders çalış. Serseri olup çıkacaksın başıma, elaleme ne derim ben o zaman?"
Hayatının kabusuydu bu kelime. 'Elaleme ne derim' diyerek yapıyordu annesi neredeyse her şeyi. Babası da susup kabullenmişti bu durumu o yüzden annesi ne derse onu yapıyordu. Kendi fikri yoktu yani sunsa da geçerli olmuyordu. Bilge'yi de aynı duruma getirmeye çalışıyordu kadın.
Tek kabullenebildiği yanı eğitimine gerçekten önem vermeleriydi. Emekli öğretmendi annesi ve neredeyse konuşmaya başladığı günden beri sürekli ders veriyordu. Her konuda. Kadının neredeyse bilmediği şey yoktu ya da Bilge o yaşlarda öyle sanıyordu.
Biraz daha büyüdüğünde kısıtlamalar iyice artmıştı ve Bilge artık sadece ev-okul-dershane arasında gidip gelebiliyordu. Annesi sadece uyurken ders çalışmamasına ses çıkarmıyordu ama artık bıkmıştı.
"Okuyup doktor ol yaşlanınca bize bakarsın." diyordu annesi. Evin tek çocuğuydu bu yüzden elbette o bakacaktı ama bunun için illa da doktor olmasına gerek yoktu ki? Ne olmak istediğini bilmiyordu ama annesine inadından doktor olmayacaktı. Hatta sırf bu yüzden sınavda önüne çıkan tüm soruları bilmesine rağmen bilerek yanlış yapmıştı puanı düşük gelsin diye.
"Bir daha sınava gireceksin, nefes almadan çalışacaksın." dediğinde annesi belki de o yaşına kadar ilk defa karşı gelmişti.
"Anne neden 1 yılımı kaybedeyim? Hem doktor olmak istemiyordum ki. Girmeyeceğim sınava ve tercih yapacağım."
"Şuna bak. Bana karşı geliyor. Biz ne diye okuttuk seni bugüne kadar Bilge? İyi bir yerlere gelebilesin diye. Bizi elaleme rezil mi edeceksin?"
"Şükran yeter! Kızın canını çıkardın yeter artık. Bırak ne okumak istiyorsa okusun. Gidip pavyonda çalışacağım demiyor ki sana."
"Sen de bu kızından yüz buluyorsun ya ne diyeyim sana. Tamam, ne halt olmak istiyorsa olsun. Doktor olmadıktan sonra. Bari Hukuk yaz belki savcı-hakim olursun?"
"Anne!"
"Şükran sinirleniyorum."
"İyi be. Benim fikirlerim ne zaman önemsendi zaten bu evde?"
Biraz da olsa babasından o gün destek aldığında mutlu olmuştu. Ama tercih sonuçları açıklanana kadar evde soğuk rüzgarlar esiyordu.
Ülkenin en iyi mimarlarını çıkaran okulu kazanmıştı ama babası dışında tebrik eden olmamıştı. Annesi 'inşaatlarda işçilerle serseri gibi gezeceksin yani?' demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ (GxG)
Romantizm"Uslu durmazsan cezanı çekersin." ~ Uyarı: Hikaye cinsel içerik ağırlıklı olacaktır. Bazen rahatsız edici sahneler de olabilir, 'ya çok tatlılar' dediğiniz güzel anlar da.