26

797 71 90
                                    

Üzerinde dolanan gözlerin farkındaydı...

Kimse 'iyi misin' diye sormuyordu ama içten içe merak ettiklerini biliyordu. Buna verebilecek bir cevabı olmadığı için, çok önemli şeyler dışında pek muhabbet kurmuyordu.

Havalar artık iyice soğumuştu insanın içine işliyordu ayaz ama Damla soğuktan mı yoksa Bilge'nin olmayışından mı üşüdüğünü anlayamıyordu.

Ne kadar da kolay söylüyordu herkes 'unut ve önüne bak' diye değil mi? Bilge unutulacak bir insan mıydı? Ona olan aşkı anlık bir heves miydi ki öyle kolay unutacaktı?

Unutmak isteyen kim zaten...

Sigarasını söndürüp arkadaşlarının yanına geçtiğinde gülüşmeyi kesmişlerdi, harika. İnsanlar yanında kendilerini eğlenemez sanıyordu halbuki onlar güldükçe kafası dağılıyordu.

"Yine sigara mı içtin sen?" Deyip yüzünü buruşturdu Atlas ve yanına oturmaması için bacağının birini koltuğa uzattı.

"İçiyorum ama sizin evdeyken içmekten nefret ediyorum. Köyden gelen turşuymuşum gibi Eylül hemen balkona atıyor beni."

Eylül arkadaşına ters ters baktı ve gidip Atlas'ın koltuğa uzattığı bacağına oturdu. Çocuk acıdan kıvranırken pek umrunda değil gibiydi.

"Kanka ben seni düşünüyorum. İçme şu boku neden başladın ki?"

Çünkü O içiyordu ve bana O'nu hatırlatıyor.

Cevap vermek yerine omuzlarını silkmişti. Atlas sonunda bacağındaki ağrıya katlanamayacak hale geldiğinde bir hamleyle kızı yere düşürmüştü. Onların bu hallerine bayılıyordu Damla, o zaman sanki her şey olması gerektiği gibi oluyordu.

"Öyle kaldıramayacağın yükün altına girme aslanım."

"Kaldıramayacağım hiçbir şey yok Eylül."

Eylül ayağındaki terliği alıp fırlatacakken neyse ki kapı çalmıştı ve Atlas yırtmıştı. Gelen Nihal'di, Eylül'ün ailesinin yokluğunu fırsat bilip toplanmışlardı.

"Selam hurdalar çekiciniz geldi."

Atlas yüzünü buruştururken Damla sebepsiz yere gülmüştü buna. Çok konuşan biri değildi ve nadiren espri yapardı Nihal, ama aralarına girdikten sonra sanki hep onlarlaymış gibi uyum sağlamıştı. Ve gerçekten Damla'ya da iyi geliyordu.

"Bu kızın esprileri beni öldürecek."

"Vasiyetini yaz bari, mirasını da bana bırak."

"Bunun için evli olmamız lazım Eylül. Bak ne diyeceğim hazır ben de buradayken evlenelim mi?"

"Rüyanda görürsün Atlas."

"Görüyorum zaten." Diye mırıldandığında bu sefer gerçekten dayak yememek için kaçmıştı ve Eylül de peşinden gitmişti.

"Bunlar hep böyle miydi ya?"

Gülerek arkalarından bakan Nihal'e gülümsedi.

"Tom ve Jerry gibiler, ne beraber yapabiliyorlar ne de ayrı kalabiliyorlar."

"Peki Eylül sonsuza kadar kaçmaya devam edecek mi yoksa artık sevgili olmayı düşünüyor mu?" Diye sorduğunda kız şaşırmıştı.

"Sen nereden anladın?"

Nihal gülümseyip göz kırpmıştı.

"Ben anlarım. Daha neler biliyorum ama... Ortalıkta söylenmeden söylemem uygun olmaz."

Gerçekten bilmediği bir şey, bir dedikodu yok gibiydi. Sessizce insanların aralarına sızar ve alacağını alırdı. Bir yerde konuşulmuyorsa asla söylemezdi.

ASİ (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin