Damla sabahları evden çıkmaya korkar olmuştu. Sebebi de abisinin ta kendisiydi! İşi gücü yokmuş gibi her gün kapısında beklemeye başlamıştı. Ve gerçekten Damla evden ayrılana kadar gitmiyordu. Kendi kendine her gün farklı bir şey söylüyordu ama Damla henüz bir tepki vermemişti.
"Onun şirketine gidip de çalışmam." dediğinde Bilge'den sağlam bir azar yemişti o zaman abarttığının farkına varmıştı.
"Ne demek çalışmam Damla? Orada çalışmak için can atan kaç kişi var biliyor musun? Sen bu zamanda iş kolay bulunuyor mu sanıyorsun, ayağına gelen fırsatı inadın yüzünden kaçırma. Mezun olmadan işin oldu daha ne istiyorsun ki?"
Ne mi istiyordu? Mesela ailesinin yok olmasını, sadece kendilerini düşünen o bencil insanlarla bir daha karşılaşmamayı.
Yine adamı arabasına yaslanmış görünce sinirle soluk alıp verdi. Yanına hızlı adımlarla giderken gözlerine dik dik bakmasıyla Mustafa hareketlenmişti.
"Bıkmayacaksın değil mi?"
"Sana da günaydın abisinin gülü. Bu sabah nasılsın?"
Kusar gibi yaptığında Bilge'nin uyarısıyla normale döndürdü yüzünü.
"Ne istiyorsun?" dedi bıkkınca.
"Sadece konuşmak. Kendimi anlatmama izin vermeni istiyorum Damla. Bana acı diye söylemiyorum ama ben de hiç kolay yollardan gelmiyorum emin olabilirsin. Sadece, beni ailenin geri kalanıyla aynı kefeye koymana biraz kırıldım ama abi kardeş arasında olur öyle şeyler."
"Tamam, konuş dinliyorum." dediğinde adam etrafına baktı.
"Burada mı? Eve geçseydik en azından biraz uzun da."
Damla kollarını bağladı ve ayağını yere vurmaya başladı. O zaman acele etmesi gerektiğini anlamıştı adam.
"Tamam tamam. Sen sinirlenme, anlatıyorum. Bildiğin gibi babam evden kovdu, ama o kovduğunda 'asıl ben gidiyorum, soranlara öldü dersiniz' demiştim ama ne için? O yaz bizim oraya tatile gelen birine aşık olmuştum, adı Alexandra." derken yüzü öyle ışıldamıştı ki sanki halen daha aşıkmış gibi.
"Uzatmayacağım, o da bana aşık olmuştu ve hemen evlenmek istedi. Bunu aileme söylediğimde babam beni resmen bayıltana kadar dövdü. Neymiş, 'elin gavurunu gelin mi edecekmiş, kim bilir kaç kişinin altına yatmıştır' bilmem ne. Zaten aramız pek iyi değildi hiçbir zaman sevememiştim onları ama babam bana eve getirdiğim sevdiğim kadının önünde vurunca işler değişti. Kavga ettik ve o günden sonra eve bir daha girmedim. Birlikte Rusya'ya gittik ve orada yaşamaya başladık ama Alexandra'nın bir problemi vardı. Babası Rus mafyasıydı ve benim gibi biriyle evlenmesini istemiyordu."
Bu yaşına kadar hep neden terk edip gittiğini düşünürdü. Abisi de kendisi gibi aşkı için, daha rahat yaşayabilmek için terk etmişti o evi. Ailenin en büyük oğluna, varisine el kaldırıp babasının ve annesinin kendini öldüresiye dövmesi gayet beklenilecek bir şeydi. Gidip de Rus mafyasının kızına aşık olması da kaderin bir tekmesiydi.
"İş yok güç yok, gemilerde çalışıyorum sezonluk ve bir mesleğim yok. Üstelik kendi ırklarından değilim. Beni ölümle tehdit ettiler ve Alexandra'nın yardımıyla uzun yıllar kaçtık onlardan. En sonunda bizi buldular ve bir dayak da onlardan yedim. Kavga sırasında adamlarından birinin belindeki silahı alıp sıktım ve... sağ kolunu yaraladım. Beni polise teslim etmediler ama keşke etselerdi. Uzun yıllar onların hapishanesinde kaldım."
"O yüzden mi beni hiç aramadın, sormadın?" diye sorduğunda Mustafa ağır ağır kafasını sallamıştı.
"Elime bir kaç kez fırsat verdiler ama seninle konuşursam, bulup sana da zarar verirler diye korkumdan ulaşmadım. Sonunda şansım döndü ve babası öldü. O ölünce işler tek çocuğu olan kızına kaldı ve böylece esaretimden kurtuldum. İlk işimiz evlenmek oldu tabi sonra hemen Türkiye'ye geldim ve sana yaptıklarını öğrendim. Gidip ağızlarının payını verdim ama anne baba işte elini kaldıramıyorsun. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ (GxG)
Romance"Uslu durmazsan cezanı çekersin." ~ Uyarı: Hikaye cinsel içerik ağırlıklı olacaktır. Bazen rahatsız edici sahneler de olabilir, 'ya çok tatlılar' dediğiniz güzel anlar da.