tek başıma

3 1 0
                                    


Yiğit

Dikiz aynasından baktığımda, peşimizdeki arabanın farlarını seçebiliyordum. Ellerim direksiyonda, gözüm sürekli yoldaydı, ama kafam başka bir yerdeydi. Eylül'ün yanımda olması işleri daha karmaşık hale getiriyordu.

"Eylül, eğil dedim!" Sesim sert çıkmıştı, ama bu an için başka bir seçenek yoktu. Onun zarar görmesine izin veremezdim.

Silahı camdan dışarı doğrultup bir el ateş ettim. Ama şansıma, lastiklere isabet ettirememiştim. Öndeki yoldan keskin bir dönüş yaparak ara sokaklara girdim. Rakiplerimin bu kadar ısrarcı olmasını bekliyordum, ama bu kadar hızlı hareket edeceklerini tahmin etmemiştim.

"Laneti bozup bu işi bitireceğim," diye mırıldandım kendi kendime. Eylül fark etmişti elbette. Yanımdaki sessizliğinde korku kadar sorular da saklıydı. Şimdi bunlara cevap verme zamanı değildi.

---

Eylül

Bütün bedenim titriyordu. Arabada Yiğit'in yanına iyice sinmiş, yere kapanmıştım. Kalbim kulaklarımda atıyordu. Kulağıma gelen tek şey silah sesleri ve Yiğit'in keskin direktifleriydi.

"Yiğit!" diye fısıldadım sonunda. "Ne oluyor? Kim bunlar?"

Bana bakmadı, bakamazdı, ama yüzünden bir öfke dalgası geçtiğini hissedebiliyordum.

"Şimdi konuşacak zaman değil, Eylül!" dedi. Kulağa sakin gelmeye çalışsa da sesi gerginlik ve hırsla doluydu.

Panik içinde nefes alıp dışarı bakmaya çalıştım ama her şey karanlıktı. Yanımdaki adamın elindeki silahı gördüğümde, daha da küçüldüm. Ben buraya ait değildim. Yiğit'e güvenmem söylendi, ama beni bu kadar ölümün içine çeken birine nasıl güvenebilirdim?

Yiğit

Bir şerit daha döndüm ve arabanın gazına bastım. Nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum, ama düşüncelerim karmakarışıktı. Silahı elimde sıkıca tutarken peşimizdeki arabayı göz hapsine aldım. Daha fazla risk alamazdım.

"Eylül, konuşmamız gerekecek, ama o zamana kadar dediğim her şeyi yapacaksın. Bu iş bittikten sonra sana her şeyi anlatacağım."

"Ya bu iş bitmezse?" diye sordu. Sesi korkudan titriyordu, ama içinde bir meydan okuma vardı.

"Bitmek zorunda," dedim, gözlerim dikiz aynasında, elim tetiğe daha sıkı bastırırken.

Eylül

"Bitmek zorunda." Bu kelimeler zihnime çakılmıştı. Yiğit neyle savaşıyordu? Peşimde kim vardı? Ve bu iş neden bana bağlıydı? Gözlerim dolmuştu ama bu kez ağlamayacaktım. Yiğit'in söylediklerinden bir anlam çıkaramayacak kadar yorgundum, ama bir şeyden emindim: Bu iş biterse, her şey değişecekti.

Tam o sırada bir silah sesi daha duyuldu ve Yiğit arabayı hızla sola kırdı. "Tutun!" diye bağırdı. Ben bir koltuğa, bir tavana çarpıyordum. Gözlerimi kapattım. Bitmesini istiyordum. Ama bitmeyecek gibi görünüyordu.

Yiğit

Dikiz aynasında Eylül'ü gördüğüm an, içim sıkıştı. Onu orada bırakmak... Hayatımda aldığım en zor karardı. Ama başka seçeneğim yoktu. Peşimizdeki adamlar, benimle birlikte olduğu sürece ona da zarar verecekti. Bunu göze alamazdım.

"Dayan," dedim kendi kendime. Araba hızlanırken zihnimde tek bir düşünce vardı: Bu işi bitireceğim. Onların dikkatini tamamen üzerime çekip Eylül'e zaman kazandırmalıydım.

Birkaç dakika sonra peşimizdeki araçla aramdaki mesafeyi biraz açtım. Dönüşlerde risk alıyordum, ama işe yarıyordu. Gözlerim dikiz aynasında, dikkatimi hiçbir şeyden ayırmıyordum. Ancak içim hâlâ Eylül'deydi. Tek başına ne kadar güvende olabilirdi ki?

"Başka şansımız yoktu," diye mırıldandım, ama sözlerim bile içimdeki boşluğu dolduramıyordu.

---

Eylül

Yiğit'in arabası gözden kaybolurken ayaklarım olduğu yere çakıldı. Kendimi terk edilmiş gibi hissediyordum. Kalbim hızla çarpıyordu; ne yapacağımı bilemez haldeydim. Gözlerim karanlığa alışırken, sokakların boşluğunda bir kıpırtı fark ettim.

Bana doğru yaklaşan bir gölge vardı. Siyah bir siluet. Bu bir insan mıydı, yoksa sadece zihnimin bana oynadığı bir oyun muydu? Korku damarlarımdan akıp bedenimi ele geçirdi.

Yiğit'e güvenmem gerektiğini söylemişti, ama bu sokakta tek başıma güvenli hissetmiyordum. Arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Ayak seslerini duyuyordum, arkamdaki kişinin hızlandığını fark ettim. Nefesim kesiliyordu, ama durmak imkânsızdı.

Bir sokak köşesine döndüğümde önüme çıkan duvarla durakladım. Çıkmaz sokak. "Hayır..." dedim kendi kendime. Arkama baktım; gölge iyice yaklaşıyordu.

---

Yiğit

Direksiyonu hızla sağa kırarken birden içimde bir huzursuzluk hissettim. Yanlış bir şey vardı. Eylül'ü orada yalnız bırakmış olmak düşüncelerimi ele geçiriyordu.

Frene bastım. Arabayı kenara çekip derin bir nefes aldım. Hayır. Onu yalnız bırakmak doğru değildi. Hedefin ben olduğumu biliyordum, ama Eylül'ü riske atmamalıydım.

Arabayı geri vitese alıp hızla geriye döndüm. Yüreğim sıkışmıştı; onu bırakmamın üzerinden birkaç dakika geçmişti, ama her şey olabilir. Eğer ona bir şey olursa... bunu kendime asla affedemezdim.

---

Eylül

Duvara sırtımı yaslayarak nefes almaya çalıştım. Bu aklımın benimle bir oyunuydu

Bir çıkış yolu bulmaya çalışırken, uzaktan bir araba sesi duyuluyordu nasıl bir olay bir an önce kurtulmak istiyorum

İleri doğru baktığımda bir araba bana doğru yaklaşıyordu arabanın camları filmli olduğu için içindekiler görünmüyordu sanırım şimdi kafama sıkıp gidecek diye düşünürken bir yandan koşmak istedim ama bacaklarım gitmiyordu araba yanıma yaklaştı kalbim duracaktı birden içinden serhat indi serhattı görünce o kadar sevinmişti ki sen nasıl buldun beni serhat bana bakıp korkuyla Eylül bu halin ne ne oldu diye sorarken peşimdeler serhat peşimdeler kim tamam bin arabaya deyip beni arabaya bindirdi.

Yalan SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin