Lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım ve çıktım yiğit kahvaltı hazırlamıştı kahvaltı masasına oturduk
Yiğit hala yemek yiyordu yiğit ben iyiyim artık okula gitsem dedim birden
Yiğit ağzına peynir alacakken dik dik bana bakmaya başladı-daha iyileştiğini sanmıyorum Emin misin okula gitmek istediğine
diye sordu.
Emin bir şekildeevet istiyorum iyiyim merak etme beni dedim
bana bakarak gülümsedi
-korkma aynı okuldayız zaten kurtuluşun yok benden
gözlerimi fal taşı gibi açmıştım Mutlu olmuştum aslında tanıdık biri olacaktı en azından çok yabancılık çekmeyecektim Yiğit bana tebessüm ederek baktı
-ne o çok mutlu oldun herhalde aynı okulda olduğumuza
kısık bir sesli Yok ne alakası var dedim
Ayağa kalkıp masadakileri tepsiye koymaya başladı ayağa kalkıp yardım etmek istedim ama
-gerek yok güzellik sen otur ben hallederim ondan sonra da kafeye geçer biraz otururuz olur mu?
birden tepki vererek
sahi kafeye ne oldu?
-İki tane eleman aldım onlar bakıyor şimdilik bu haldeyken senin çalışman için oraya götürecek değilim bu hafta iyi olursan pazartesi günü seni okula götüreceğim hem okul hem iş olmaz zatendedi ama bilmiyordu ki ben onlarla tanışmasam hem okuyup hem çalışacaktım hiç bozmadan merak etme ben biraz daha iyiyim pazartesi gününe kadar atlatırım elindeki tepsiyi mutfağa doğru götürdü gelirken elinde Bir bez bir tabak vardı masayı güzelce sildi bana bakarak şimdi
seni mutlu edecek çok iyi biliyorum burada bekle
dedi sanki bekle demese dışarı çıkacaktım telefonum da yoktu çok sıkılıyordum en azından televizyon izleyeyim diye düşündüm masanın üstündeki kumandayı aldım televizyonu açtım bir haber kanalı açılmıştı
Televizyonda bir kadın resmi vardı bu kadın çok tanıdık geliyordu evet evet tanıdım bu Derya ablaydı intiharından bahsediyorlardı hemen kanalı değiştirdim yiğit'in görüp daha çok üzülmesini istemiyordum kesin yine öylesine intihardan bahsediyorlardı ama o kadar zaman geçmişti çok bir zaman geçmese de kaç gün olmuştu neden intihar etmişti hala aklımda bir soru Yiğit elinde tepsiyle gelmişti tepsinin içinde bir kahve ve bir çikolata vardı kahve sevdiğimi biliyordu kaç gündür içmiyordum kahveyi görünce pazarda kaybolmuş bir çocuğun annesini bulması kadar sevindim Yiğit bana bakarak
- bak sana ne yaptım hem de şekerli yani annem şekerli sevdiğini söylemişti ölmeden önce
Yiğit oturdu sandalyeye ve gözleri dolmuştu kafasını öne doğru eğdi belliydi annesini düşünüyordu beni mutlu etmek istiyordu ama içten içe çok üzülüyordu annesi için Bunu bana belli etmiyordu yiğit'in ellerini tuttum kafasını kaldırıp gözlerimin içine doğru baktı
-bak yigit seni en iyi ben anlarım ben de annemi kaybettim belki sen şimdi babanın yanına gitsen baban sana sahip çıkar ya da hiç gitmesen bile kalacak bir evin var hiçbir şeyim yoktu benim tek varlığım annem di o da gitti kimsesiz kaldım yengemde kaldım kötü davrandı beni bir Bodrum attı babamın yanına gittim beni eve dahi almadı bunlar sorun değil beni öldürmeyen şey güçlendirir ben annem olarak baktığım Derya ablayı da kaybettim asıl şimdi kimsesiz kaldım
Yiğit bana bakarak ellerini yüzüme doğru avuçlayarak
- ben varım Eylül bundan sonra hep ben varım ne olursa olsun seni bırakmayacağım
dedi gözlerim dolmuştu boğazımda bir düğüm olmuştu zar zor
söz mü ne olur bana söz ver Yiğit dedim kafamı göğsüne doğru bastırarak
söz sana söz veriyorum Deli kız dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Sevgiler
Fiksi RemajaBaba sevgisi görmemiş annesinin doğum gününde annesini kaybeden dayısının evine yerleşen yengesi tarafından istenmeyen sonunda üniversite için İstanbula giden bir kızın yaşam öyküsü