Gözlerimi araladığımda Yiğit beni kucağına almış eve doğru ilerliyorduk evet en son hatırladığım buydu ben gözlerimi açtığımda kendime geldiğimde sabah olmuştu yaşananlar rüya mıydı yoksa.
Kalktım evin içinde bir tur attım bütün odalara baktım yiğit yoktu kahvaltı sofrası hazırdı ama Yiğit yoktu odama gittim masanın üstünden telefonumu aldım yiğit'i aradım açmadı korkmalı mıydım içeri geçtim kapıdan bir ses geldi kapıya doğru gittim gelen yiğidin elindeki poşeti göstererek o günaydın bak sana börek aldım dedi korktum hiç belli etmeden günaydın dedim sonuçta çocuğun beni bir korkak deli sanmasın istemem yiğit yanıma gelerek ee hadi hızlı ye biraz daha hazırlanmamışsın neden ki nereye gidicez bugün günlerden ne Eylül hanım diye sordu bugün pazartesiydi okula gideceğiz ağzıma birkaç şey sokuşturup odama gittim okulun ilk günü çok heyecanlıydım güzelce giyindim siyah pantolon üstümü beyaz bir tişört hafif bir makyaj benim güzelce giyinme anlayışım buydu
Yiğit bağırdı hadi Eylül gelin olsa çıkardı sanki görende 1saatir bekletiyorum sanar alt tarafı 20 dakika neyse çıktım yiğit bana bakıp sonunda hadi gidelim dedi ayakkabılarımı giydim arabaya bindik güzel bir şarkı açtım yavaş yavaş gidiyorduk yiğit Eylül saat kaç dedi
08:10 dedim 30geçe ders başlıyor zaten dedi hızlandı hızlandıkça kaza geldi aklıma gözlerimi kapattım birden yavaşladığımızı hissettim gözlerimi açtım yiğit bana doğru eğilip özür dilerim sakin ol tamamı yavaş gidicem dedi zaten gelmiştik arabayı park ettik okula geldik sınıfımızı bulduk girdikders bitmişti aşağı indik herkes bahçede oturmuş yeni tanışanlar yeni sohbetler ediyor daha fazla kaynaşıyordu Yiğit yanıma geldi ee ne yapalım biz de oturalım mı çimenliğe ya aslında ben biraz acıktım dedim Bir şeyler alalım öyle oturalım yiğit gidip bir kaç yiyecek aldı geldi yerken eee nasıl beğendin mi diye sordu işte okul ders daha kimseyle tanışamadım dedim bi sonraki derse girecektik yiğit'in telefonu çaldı tamam geliyorum deyip hemen kapattı yiğit'e bakarak nereye gidiyorsun dedim prenses benim biraz işim çıktı sen derse gir ben seni alırım çıkışta dedi ne işin var diye sordum konuşuruz sonra hadi görüşürüz deyip yanımdan gitti satılmış gibi hissediyordum yediğimiz şeyleri topladım çantamı aldım ve okula doğru ilerliyordum o anda yanıma bir kız geldi selam seninle aynı bölümdeyiz biz değil mi diye sordu aha evet aynı derseydi daha demin dedim tebessüm ederek ben Ece senin adın ne diye sordu memnun oldum Ece ben de Eylül dedim beraber yukarı sınıfa doğru çıkıyorduk ben Su alacağım dedi Ece sana da alayım mı ister misin aslında olur suyum da bitmişti dedim çantamdan para çıkarana kadar ya saçmalama bir su parası mı alacağım dedi döndü gitti bişi diyemedim ece'yi beklerken panolara göz atmak istedim panolara bakarken arkamı dönmemle birlikte çarpışmam bir oldu elindeki kahve koluma doğru döküldü yanıyordum çantamı filan yere düşürdüm kahve acaip sıcaktı birden sinirlenip bağırdım bir şeyler söylemeye çalıştı ama dinlemedim bile canım baya yanıyordu direkmen yerden eşyalarımı alıp gittim ece'yi bile beklemiştim uzun boylu esmer kara gözlü bir çocuktu sinirli sinirli canımın acısıyla da birlikte
Kolumu üfleyerek çıkarken merdivenden Ece bağırdı Eylül dur noldu öyle ya bırak salak önüne de bakmıyor koluma kahve döktü yanıyorum ya diye bağırdım ya gel suya tutalım krem de yok dedi Eceyle lavaboya gittik kolumu musluğun altına doğru tuttum ama su fayda etmiyordu bu kahveleri özel suyla mı yapıyorlar yandım ya die söyleniyordum su rahatlatıyor ama çekince yanıyordum yapıcak bişi yok diyip derse girdim öyle sınıfa girer girmez o çocukla göz göze geldim sinirim bir tık daha artmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Sevgiler
Teen FictionBaba sevgisi görmemiş annesinin doğum gününde annesini kaybeden dayısının evine yerleşen yengesi tarafından istenmeyen sonunda üniversite için İstanbula giden bir kızın yaşam öyküsü