Mutluluk Durağı

306 37 81
                                    

Uyku insan için küçük bir ölümdür hani. Uyurken dünyanın sızıları kalbini acıtamaz, gözler kapalıdır kötülükleri göremez, dudaklar kurudur acı sözler söyleyemez. Açtığında gözünü, doğrulttuğunda bedenini, tazelediğinde hafızanı her şey kaldığı yerden devam eder ama. Kaçmak değildir yaşamak, ara vermektir uyumak.

Yıllarca hayalini kurduğu gibi küçük ölümlerini sevdiği adamın kollarında sonlandırabiliyordu Neslihan bir süredir, gözlerini açtığında onu aşkının kokusu karşılıyordu yatağında. Kocasıydı çünkü artık, gitti bir daha gelmez dediği adamdı şimdi yolunun yoldaşı.

Neslihan gençken de en çok Güvenle, güvende uyanmayı severdi. O yeşil ahşap evdeki huzurdan yapma duvarları olan evlerinde aşk ile uyanmaktı yüzündeki en büyük gülümseme. Uyurken ara verdiği her şey, içindeki tüm kara bulutlar onun yanında yeniden güne başlarken daha çekilebilir olurdu. Ve Neslihan Güven yanındayken daha güçlü.

Şimdi tam da 22 yıl sonra Neslihan Aydın olarak yeni bir güne açtı gözünü. Üşüdüğünü hissetti tavana bakarken, ısındığı nefes yoktu, kalbindeki adam yataklarında yanında değildi.

Elini yatağın güvenli tarafına doğru attı yine de, belki sarar yine diye düşünerek. "Güven.." diye ismi döküldü ağzından. Dudaklarını renklendiren ilk kelimeydi onun ismi.

Ama Güven yoktu. Neslihan ağır ağır doğruldu. Hiçbir işe yaramayan yorganı attı üzerinden. Elleriyle saçlarını düzeltti. Başını ovuşturdu. Kafasını kaldırıp etrafa baktı. Birkaç saniye içinde odalarının balkonundan oturan o tanıdık bedeni gördü. Başını kaldırmış göğe doğru bakıyordu, yanında olmadan da belliydi adamın nefes alamadığı. İçinin daraldığı, kalbinin kırıklığı, omuzlarının çöküklüğü...

Neslihan yataktan kalkmadan izledi bir süre sevgilisini. Uzun zamandır onu böyle izlemediğini fark etti, oysa ne çok severlerdi susup birbirlerini sadece seyrederek anlamayı. Zihninden son 2 yılı geçirdi, Güvenin dönüşünden bu yana geçen her şeyi. Hafif bir tebessüm belirdi yüzünde, sonra ondan öncesini düşündü. 22 yıl öncesini. İyice kocaman bir gülümseme yayıldı o zaman yüzüne. Onunla sevildiğini bilmenin bile yüzünü böylesi güldürmesi ne iyi hissettiriyordu Neslihana.

Ne düşünüyordu Güven kim bilir, gerçi az çok tahmin ediyordu. Canının yandığını, kendini suçladığını, kalbinin sıkıştığını biliyordu. Daha dün gece anlatmıştı ona sırtında taşıdığı yükleri. Oğullarını kurtarmak için suça bulaştığını, İskenderin masada kaldığını, Güven gibi bembeyaz birinin bile mevzu sevdiklerini korumak olunca kirlenmeyi umursamadığını.

Ama Güven onun gözünde hâlâ bembeyazdı. Çünkü kalbiydi beyaz olan, kalbiydi temiz olan, gözleri, bakışları, aşkı... Güven her şeyiyle aktı Neslihan için, nefesti, huzurdu.

Son zamanlarda her şey üst üste gelirken konuşamamışlardı bile doğru düzgün. Neslihan çok kızmıştı Güvene, anlamıyor değildi ama öfkesi bir tek ona geçiyordu işte. Öfkelenince gözü hiçbir şey görmüyor, ağzından çıkanlar, acı kelimeleri uyurkenki gibi suskun olmuyordu. Onu kırmıştı, farkındaydı. Önce Hayri babada söyledikleriyle anlamıştı sevdiği adama bilmeden hissettirdiklerini, sonra telafi edeyim isterken fırsat bulmayı bırak daha da ağır şeyler söylemişti ona.

Güven de kırmıştı Neslihanı. Ondan 20 yıl oğlunu saklayışında bile kızmaya kıyamayan adam 'sana kızgınım' demişti. Aslında biliyordu ne olursa olsun sevdiğinin ona kıyamadığını, kızgınım derken bile 'uyumadan seni beklerim' dediğinde koşarak yanına geleceğini. Çünkü esas Güven Neslihanına kıyamaz, esas Neslihan Güveninin hiçbir şeyinden şüphe duymazdı.

Sadece yaralanmışlardı, çok yıpranmışlardı, çok koşmuşlardı, yorgunlardı. Ama Neslihan da Güven de biliyordu ki olanların en büyük merhemi aşklarıydı. Şimdi yaralarını sarma zamanıydı, yeniden el ele verme zamanı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GüvNes / One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin