Walter belki bir iki saatlik uykuyla kalktı merdivenlerden indi , mutfağa girmeden önce kafasını içeriye uzattı.
Her şey normal görünüyordu.
İçeri girdi "Günaydın"
"Günaydın" dedi annesi , ardından babası söze girdi.
"Günaydın Walter.
Dün hareketli bir gece oldu ha"
Walter alık alık bakıyordu , gözlerinde hala biraz uyku vardı.
Babası önünde ki gazeteyi indirip gözlük altından Walter'ı süzdü.
"Evimizin neredeyse dibine düşen meteordan bi haber değilsindir umarım"
"Yoo bilmiyordum"
Babası gazeteyi önüne fırlattı.
"Dikkatli bak olay gazetelere dahi çıkmış"
Walter gazeteye bakarken babasının neyi anlatmaya çalıştığını anlamıştı.
Camdan sokağa bakarken kameranın kadrajına o da girmişti.
"E-evet biraz uykusuz kaldım" diyerek pantalonunu yukarı doğru çekti ve masaya oturdu.
Yaraları iyileşmeye başlamıştı artık krebini daha rahat yiyebiliyordu.
Yemekten sonra babası külüstür arbasıyla onu seraya bırakmış oradan işine gitmişti.
2 Saat Sonra...Richard Walter'a fidan dikmeyi ögretiyordu fakat Walter'ın aklında hala dün gece olan olaylar vardı.
Gizlice seraya girmeye çalışan siyah beyaz desenleri olan kediyi izliyordu , kedi Walter'ın ona baktığını görünce miyavlayarak yaptığı işten vazgeçti.
"Walter git ve biraz su getir"
Walter yine canı sıkkın bir şekilde gitti yüzeydeki buzu kırdı ve kovaları suya daldırdı.
"Hey !! Walter , Heyy!"
Bu John'du dalları buz tutmuş bir ağacın altında durmuş seraya su taşıyan Walter'a sesleniyordu.
Richard seranın içinden Walter'a bağırmaya başladı "Hadi Walter yarım saat mola verebilirsin arkadaşının yanına git !"
Biraz duraksadı ve "Teşekkürler !" dedi garipser bir şekilde.
Ağır ağır John'un yanına yaklaştı.
"Richard'a bugün bir şeyler olmuş fazla cana yakın." Dedi gülümseyerek.
"Belkide sayılı günleri kalmıştır ne dersin"
"Hiç sanmam o domuz herif bizden çok yaşar"
Diyip biraz gülüştükten sonra ciddileştiler.
"Dostum bir fikrim var"
"Tabi söyle"
"Cumartesi Anna'nın doğum günü partisi var biliyorsun tüm okul orada olacak , diyorum ki sen orada biraz Isabel'le ilgilensen , bunu gören Reek'te büyük ihtimalle parti çıkışı sana bir şeyler yapacaktır.
Reek'i istediğimiz bir yere çekebilirsek , konuşturup polise verebiliriz"
"İyi de bunu kanıtlayamayız ki"
"Merak etme bugün Hurdacı Joe'dan bir ses kaydeticisi ödünç alacağım"
"Elimizde başka bir plan olmadığına göre ben buna tamam derim dostum"
John Walter'ın omzuna vurarak "Cumartesi seni okul yolunda bekleyeceğim"
"Tamam , işe dönmeliyim sonra görüşürüz"
"Tamam dostum görüşürüz , unutma !"
Kafasını sallayarak arkadaşını onaylayan Walter karların üzerine bıraktığı suyu yerden alıp seraya girdi fazlasıyla yorulmuş ve üşümüş bir halde fidanları dikmeye devam etti , dışarısı bir hayli soğuktu , canı dahada çok sıkılmıştı.Richard yine eski haline dönmeye başlıyordu.
"Walter !!" Dediği gibi Richard'ın tükürüğü boğazına kaçmıştı ve komik bir ses çıkmıştı , Walter kendini tutamadı ve bir kahkaha attı neşesi yerine gelmişti fakat tombul adam küplere biniyordu.
Bağırarak "Git ve gübre getir !!" Diye gürledi.
"Tamam Richard Amca !
Kendin alsan ne olur , koca göbek !" Diye homurdandı fakat kulakları avcı köpeği gibi olan Richard yine duymuştu.
"Ne dedin sen ? gel buraya !"
Walter'ın ağzından kaçan söz başının belaya girmesine sebep olmuştu.
Koca gövdesiyle oturduğu yerden zorla kalkmaya çalışan Richard tam kalkmaya yeltenirken yaslandığı plastik sandalye kırılınca siniri daha da katlandı.
Kalktığında adeta bir şeker pancarına dönen Richard Walter'ın peşinden koşmaya başlamıştı , karın üstünde bir penguen gibi koşuyordu.
Walter geri dönüp yüzüne bir yumruk atmak istesede bunu yapmasının doğru olmayacağını biliyordu.
"Gel buraya seni pis şeytan , gel dedim sana !"
Walter neredeyse kurtulmuştu , karın içinde daha fazla koşamayan Richard durdu ve kendini yere attı nefes nefese kalmıştı.
Walter son birkez daha Richard'a bakarken dikkati dağıldı ve ayağı karın altında kalan bir dala takıldı.
Elini kuyunun taşlarına tutunmak için uzatmıştı fakat taşların buz tutmuş yüzeyleri bunun için fazlasıyla kaygandı.
3-4 saniyelik bir düşüşten sonra bir şapırtıyla suyun içine girmişti.
Kendini bir anda kuyunun içinde bulan Walter çırpınmaya başlamıştı fakat yün montu suyu çekiyor ve bu daha hızlı bir şekilde dibe batmasına sebep oluyordu.
Kuyuya yüz üstü düştüğü için yukarı yüzemiyordu oysa ki düz düşseydi kuyunun yüzeyine çıkabilirdi , kuyunun genişliği çok olmadığından haraket dahi edemedi , batıyordu , dibe vurdukça daha da çok üşüyordu öleceğini düşünmeye başlamıştı.
Bağırmaya çalıştı ama bu ağzına su dolmasından başka hiçbir işe yaramadı.
İnsan öleceği zaman sevdikleri gözünün önüne gelir derler fakat Walter kurtulmaktan başka hiçbir şey düşünemiyordu.
Bir anda kuyunun dibinde büyük bir mağara gördü ve aniden içeri daldı.
Nefes nefese kalmıştı , korkudan iliklerine kadar titriyordu.
Mağaranın başlarında su seviyesi ne kadar yüksek olsada ilerledikçe daha rahat nefes alabildi , sular git gide azalıyordu , yere her bastığında ayağında ki eski ayakkabılarından sular fışkırıyordu ve en sonunda kuru bir yer bulup oturdu , toprak sıcaktı , birazda olsa ısınabiliyordu fakat korkusu , o hala geçmemişti.
Montunu çıkarıp bir kenara attı , sünger gibi tüm suyu emmiş ve Walter'ın hala suyun içindeymiş gibi hissetmesine neden oluyordu.
Ne yapacaktı şimdi , ya onu kimse bulamazsa , bağırsa sesini duyurabilirmiydi ki Richard'a , bu fikir kafasına hiç yatmamıştı , zaten duysa bile yardım etmeyeceğinden adı kadar emindi Walter.Her yer karanlıktı kafasına buz gibi sular damlıyordu ve her seferinde tir tir titriyordu ayaklarını toplayıp toprağa daha çok sokuldu.
Sürekli bir farenin ayak seslerine benzer sesler geliyordu kulaklarına fakat bu seferki farklıydı bu bir farenin ayak sesleri olamazadı.
Bir anda mağaranın başından büyük ve dehşetli bir çığlık sesi duydu , korkuyla "Kim var orda ? Heeey !" diye bağırdı , sesi mağaranın her yerinde yankılandı.
Korkusu kat be kat artmıştı , çığlık seslerine yeniden ayak seslerinin eklenmesiyle korkuyla koşmaya başladı.
Mağaranın dar koridorlarında neyden kaçtığını bilmeden yalnızca koşuyordu.
Sağa sola çarpıyordu , kazağı bir taşa takıldı ve yırtılıverdi.
Kolu kanıyordu , artık koşmayada gücü kalmamıştı kendinç yere bıraktı ve ayak seslerinin sahibiyle yüzleşmeye karar verdi , ama artık gitmişti.
Sesler duyulmuyordu aksine kafasının üstündeki toprak tavanın ardından boğuk insan sesleri geliyordu.
Yürümeye başlamıştı , ayağına bir şey çarptı ve tıngırdayarak yuvarlandı , karanlıkta ne olduğunu göremedi diz çöküp aramaya başladı oda neydi , mağaranın sonunda , toprağın arasından bir ışık süzülüyordu içeri , ışığın parlattığı yerde de bir yüzük duruyordu.
Ne işi vardı bunun burada ? Neyse ne yüzüğe doğru yürümeye başladı yüzüğü tam alacaktı ki yüzük ellerinin arasından kayıp gitti.
Walter şaşkın bir halde iken ani bir haraketle yüzüğe tekrar atladı ve yine ellerinin arasından kayıp gitti.
Yüzüğü bir türlü tutamıyordu sinirleri iyice bozulmaya başlamıştı , hiç beklemeden son bir atlamayla yüzüğü kaptı , aklına hemen gördüğü rüya düştü.
Yüzüğü cebine koyduğu gibi ışığın geldiği yere doğru yürümeye başladı , engebeli duvara tırmandı ve incelmiş toprağa tekme atarak karın örttüğü çimlere çıkabildi.
Gün ışığını yeniden görebildiği için mutluydu beş dakika önce öleceğinden emindi.
Kendini gelir gelmez doğruldu ve koşarak uzaklaştı.***
"Bir daha oraya ne uğrarım ne de çalışmaya giderim bu kadar ! Ya boğulsaydım orada "
Walter yaşadığı olaydan korktuğu için değilde seradan kurtulabilmenin ümidiyle rol yapıyordu.
"Haklısın Walter seni daha iyi bir işe verebilirdik ama bunu ön görmemiz neredeyse imkansız , şimdi yukarı çık , güzel bir duş al yoksa hastalanacaksın , en kısa zamanda Betty Halanlara'da gidip özür dilemelisin"
"Asla ! , bir daha orada çalışmam"
"Tamam Walter , dediğimi yap , seni seviyorum""Bende seni" konuşurken sesini titretiyordu , belkide iyi bir aktör olacaktı.
Üstünü çıkartırken yüzük aklına geldi , elini ıslak cebine götürdüğünde yüzük yoktu ! Halisünasyon görmediğine emindi , belkide koşarken düştü ve farketmedi , fazla üstelemedi duş aldıktan sonra yemeğini yedi ve uykuya daldı.
***
Diririririr ! Diririririri !!
"Nerede bu ? "
Gözü kapalı bir şekilde elini sağa sola vurarak bozuk saati bulmaya çalışıyordu.
ÇATTT !
"Buradaymış..."Gözlerini ağır bir şekilde açtı.
O da ne yüzük ! Yüzük , parmağındaydı , hemen ayaklandı ve yüzüğü çekmeye başladı çıkmıyordu , delicesine , delicesine çekiyordu parmağını , bir yandan da parmağı çıkacak korkusuyla yavaşladı.
"Ama sen , ben senin daha dün nerde olduğunu bile bilmiyordum , seni parmağıma takmış olamam! "
Halbu ki uyumadan önce takmadığına emindi , dediği gibi nerde olduğunu dahi bilmiyordu.
Ayağa kalkıp dolapla yatağı arasında yürümeye başladı , üçgen çevrçeveli camının önünde durdu.
Yüzükte titremeler oldu yaklaşınca çok küçük yazılarla "Merhaba Walter Tris" yazıyordu , şoka girmişti bu yazıyı daha önce görmemişti.
Şimdi korkusu iki katına çıkmıştı.
Halbuki kendi ismi yazmasa önceden yazılan bir yazı olarak düşünebilirdi.
Bu kadar rastlantı fazlaydı!.
Yüzük kısa süreli titredi , cevap beklediğini düşündü ve
"Me-me-me-merhaba"dedi zoraki bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamstrio Anahtarı(4 Dişi Şeytan)
Fantasy5 Kitaptan Oluşan Bir Seridir. 1.Kitap(4 Dişi Şeytan) Yüzyıllar önce başlayan karanlık savaşın kalıntılarını ve kaybettirdiklerini kimsenin görmezden geldiği bir zamanda herşey toz pembeyken özel yüzüğün yerini bulmasıyla unutulan gerçekler tekrar h...