Üzerine soğuk damlalar düşmeye başlamıştı yağmur yağıyordu , kumsaldaki herkes havlusunu aldığı gibi arabalarına koşuyordu.
Kıyıdan yaklaşık elli metre uzaklıktaydı.
Kıyıya doğru yüzmeye başladı , ayağının yere değdiği yere geldiğinde yürümeye başladı.
Üstü sırılsıklamdı ve çok üşüyordu neyseki kum hala sıcaktı , kendini yere bıraktı.
Sıcacık kumsala yatmış suya düşen damlaların sesini dinliyordu , düşen damlaların yüzünü okşayışı hoşuna gitmişti.
Uzun zamandır hissetmediği bir şeyi hissetti o an herşey çok normaldi , fazlasıyla normal.Gelen bir sesle irkildi ve ayağa kalktı , delice dönüyordu , ses tanıdıktı ama sahibini göremiyordu.
"Walter , Walter beni dinle! Öncelikle parmağındaki damgayı olabildiğince insanlardan saklaman gerekli"
Evet bu oydu...
Porrimaya gelirken duyduğu sesti bu."Ares'in kılıcı İngilterede ki bir müzede halka kapalı bir yerde tutuluyor Walter , onu almanın yolunu bulmalısın.
Sana her zaman yardımcı olacağım , şimdi elindeki paraları cebine koy"Elinde bir tomar para vardı.
"Walter , şimdi bedeninin kontrolünü bir süreliğine senden alacağım"
Walter'ın gözlerinde anlık bir yanmadan sonra bir anda kendi bedenini kuş bakışı görüyordu aynı Kartalgözdeki gibiydi , vücudu parlıyordu ve onun kontrolünün dışında haraket ediyordu.
Bir dükkana girdi ve beş dakika sonra çıktı üstünde farklı elbiseler vardı sonra yüksekçe bir binanın içine girdi , fazlasıyla gösterişliydi.
Birkaç dakika gösterişli binaya baktı ardından bir anda binaya doğru hızlıca yol aldı.
Dönen kapıdan içeri girdi , hayalet gibi dolaşıyordu otelin içinde kimse onu görmüyor duymuyor ama o herşeyi görüp duyuyordu , bir bedeni yoktu ve kendi bedenine tekrar girmek için yol alıyordu.
Merdivenlerden çıkıp kapısı kapalı olan bir odaya girdi , bir kadın giyiniyordu hızlıca tüm duvarlardan geçti ve bedeninin önünde aniden durdu etrafında bir tur döndükten sonra aniden içine girdi , artık bedenindeydi ve harika bir odanın içindeydi , her şeyiyle asil görünen bir odaydı , her yer bembeyazdı ve tavanda harika bir avize asılıydı.
Yatağa uzandı kendi yatağı kadar rahat değildi fakat idare ederdi , sonuçta o sihirli bir yataktı.
Ayağa kalktı odanın içinde gezinmeye başladı , her şey o kadar normaldiki.
Telefonlar , arabalar ve özlemini çektiği bir çok şey.
Bunların hepsi ona anne ve babasını hatırlatmıştı , uzun zamandır aklına gelmeyen anne ve babasını...Hava tamamen kararmamıştı fakat zaman geçirecek bir şey yoktu , en iyisi erkenden uyumak diye düşündü ve rahat yatağına yatıp uykuya daldı.
***
Kapı çalıyordu , gözlerini araladı , her sabah uyandığı yerde değildi artık.
Hızlıca ayağa kalktı , hızlı adımlarla kapıya koştu.
Gelen garsondu , Walter garsonun elindeki büyük tepsiye göz gezdirdi.
Salam , bal , cevizli , fıstıklı peynir topları , haşlanmış yumurta , küçük domatesler ve naneli limonata.
İştah açıcı görünüyordu doğrusu.
Garson izin istedi , tepsidekileri birer birer şamdanlarla ve güllerle süslenmiş olan masanın üstüne yerleştirdi ardından kapıyı kapatıp dışarı çıktı.
Walter masaya oturdu ve hepsinden birazcık alıp en son naneli limonatasını içti.
Otelin verdiği pijamaları çıkarıp yeni aldığı elbiseleri giyindiği sırada yine aynı ses fısıldadı kulaklarına."Walter , bugün İngiltereye gitmen gerek.
Dışarı çık ve seni bekleyen arabaya bin , havalimanına gidiyorsun."Walter mavi kapıyı açtı ve dışarı çıktı gümüş renkli korkuluklardan tutunarak en alt kata indi ve dışarı çıktı.
Otelin önünde elinde "Walter" yazılı bir karton tutan adama doğru yürüdü.
Adam "Walter Tris ?" diye kontrol etti.
"Evet dedi Walter gülümseyerek ve arabaya bindi , arabanın içinde harika bir tarçın kokusu vardı , Walter'a bir şeyi anımsatıyordu ama ne...
Hava alanına geldiğinde şoföre ücretini verdi ve hava alanın büyük kapısından içeri girdi.
İnsanların bazıları uçağını kaçırmamak için arkalarında sürükledikleri bavullarla koşuyor kimiside uçağını beklerken kahvesini yudumluyordu.
Cebinde bir doluluk hissetti , elini cebine attığında bir saat sonra İngiltere'ye yol alacak bir uçak bileti buldu.
Daha zamanı vardı , kahvenin kokusunu özlemişti.
Sıraya girip bir kahve aldı , bir tanede toz kahve aldı bunu şatoya götürüp şeflere tattıracaktı belki diye düşündü , Porrimada'da kahve sıraları olabilirdi ya da sabah kahvaltılarında bir bardak sıcak kahve içebilirdi.
Kahve bardağının dibi gözüktüğünde zaman gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamstrio Anahtarı(4 Dişi Şeytan)
Fantasy5 Kitaptan Oluşan Bir Seridir. 1.Kitap(4 Dişi Şeytan) Yüzyıllar önce başlayan karanlık savaşın kalıntılarını ve kaybettirdiklerini kimsenin görmezden geldiği bir zamanda herşey toz pembeyken özel yüzüğün yerini bulmasıyla unutulan gerçekler tekrar h...